Bilirdim, pastırma kısa süre öncesine kadar altınla yarışıyordu. Yeni öğrendim ki; son günlerde altını geçtik. Hazır Kayseri'deyken Kalehan yakınlarına indim, Kuyumcular Çarşısı'na yakın yerlerdeki pastırmacılarla görüştüm.
* Merhaba arkadaşlar, pazar ola. Oooo Savaş Bey hoş sefa geldiniz.
* Kuyumcular Çarşısı'nda pastırma dükkanlarını yadırgamadım. Ne oldu ki?
* Önce şaşırmıştım. "Bunların yan yana, iç içe ne işi var?" demiştim. Eeee?
* Pastırma fiyatlarını öğrenince normalmiş dedim. Haklısın biraz pahalandı
* Biraz mı? Ne yapacaksın hayat da pahalı.
* Sizin buzdolapları artık banka kasası gibi olmuştur. Oldu valla.
* Kapıya güvenlikçi filan da koyarsınız yakında. (gülerek) Yakındır...
* Kameralar, MOBESE'ler de olur di mi? Eğleş bakalım Savaş Abi.
* Eğleşmesek de bir dilim kesip tartsanız diyorum... Bir dilimi kim ne etsin?
* Fiyat belirleyeceğim

VER BANA ONU
Dediğimi yapıp bir dilim pastırma kesiyorlar. Tartıp, çarpıp, bölüp çıkarınca ispatlanıyor ki istihbarat doğru.
* Ne geldi? Dilimi 1 liraya yakın geldi gerçekten.
* Versene bana o dilimi. Al abi ye afiyetle
* Yemem. Niye?
* Kuyumcuya götürüp hassas terazide tarttıracağım.

YAŞLI ESNAF GELİNCE...
Az sonra elimde dilim pastırmayla en yakındaki kuyumcuya girdim. Rica ettim yaptılar dediğimi. Bir çocuk bileziğiyle aynı darada geldi. Altının gramıyla pastırma kilosuna 'çarpraz kur' uygulayınca pastırma altını geçti. O sırada eski esnaflardan yaşlıca bir pastırmacı geldi yanıma. Onunla da konuştuk: Savaş Bey fiyat fazla diyon da, zehmetini biliyon mu?
* Neyin zahmetini? Bastırmanın zahmeti böyüktür. Telefatı çoktur.
* Telafat neyin nesi? 100 kilo etten arta kalan 30 kilo bastırmadır. İşlemesi günler sürer. Ceremesi fazladır. Emek, çaba, ter...
* O yüzden yani? Sen iyisi mi bir fabrikaya git de gözünle gör. Et halinden bastırma olana kadar neler neler oluyor.
* Yaşaa iyi fikir...