Yavuz Bingöl "türküler bir halkın belleğidir" anlamında şeyler söylemişti kendisiyle yaptığım bir röportajında. Bellek? "İnsanın biriktirdiklerini sakladığı yer." Bazılarının birikimi beni ırgalamış olmalı ki mevzuuya buradan girdim; Yavuz'un söyledikleri not defterimizde duruyor ama bu Karadeniz türküleri ne ola? Onların belleği ne biriktirmiş bakalım mı?
Girelim ilk tümceleriyle şu derin imgelerin arasına.
"Koynunda memelerun eruk tikenu kibi" Bu sözlerle başlayan ve göğüs nahiyesini okşayan türkünün bayan
"sanatçılar" tarafından yine göğüslerini sallaya sallaya söylenmesi ayrı bir yazı konusudur;
"Ha buranın ekini / tuttum kızlarınkini / bunda darılmak olmaz / sen de tut benimkini!" Şimdi bir aşağı iniş fantezisi;
"Ha buradan aşağu / bi iniş ineceğum / dayman seni o.ospu ben mi düşuneceğum" Bi daha;
"Ha buradan aşağu g.t geri ineceğum / bağa varmayacaksan damlara çıkacağum." İlk cinsel deneyimlerini doğanın kendilerine sunduğu olanaklarla!!! sağlayan yurdum insanının fantezilerine dokunmak istemem. Fikir yürütmek bana düşmez. Çünkü bir fıkra ki yarmıştır beni ortadan ve hayat felsefemi belirlemiştir; "Bir gün Temel tarlada gölgelenirken yerde b.ok yuvarlamakta olan b.k böceklerini görür. Ellerini yukarı açıp şöyle der;
'Ey Allahum ne yarattun ha bu pokböceklerini. Neye yarayi ha bunlar?" O
pokböcekleri Temel'i dinlemez devam ederler işlerine. Gün gelir-geçer ve Temel bir gün hastalanır. Binbir doktora giderler ama bir türlü iyileşmez bizim Temel. -Temel bu fıkralarda hep bizim Temel'dir biline- En sonunda kocakarı ilaçları imdada yetişir;
Nanay Nene gelir bakar hastaya ve şöyle der; 'Uyy bunun yedi çift bir tek
pokböcüğünü ezip yemesi lazum!' Ezerler bir sahanda yedi çift bir tek
pokböcüğünü ve yedirirler Temel'e. Temel şıp diye ayağa kalkar ve hastalığın bünyede yarattığı tahribatı atmak için gemiyle Mavi Tur'a yollanır. Bindiği gemi okyanus ortasında sallanmaya başlar yaz vakti. Bir fırtına bir rüzgar bir yağmur;
apaaavvv! Kaptan bağırır;
'Herkes filikalara!" Herkes filikalara biner, kimisi denizin ortasında boğulmamak için dua eder falan. Bizim Temel hiç kıpırdamadan güvertede durmuş kokteylini yudumlamaktadır. Kaptan yanına gider telaşla ve sorar. Gemide bir tek Temel kalmıştır; "Yahu kardeşim hadisene. Ya dua et ya filikalardan birine bin ya denize atla. Bi şey yap yahu delirtme adamı!' Temel sakin kaptana döner ve usul usul konuşur;
"Bak kaptan bir gün Allah'un işune karuştum yedi çift bir tek pokböcüğünü ezdurup yedurdu. Şimdi desem ki gemiyi baturma ha u sergen direğiyle kafami yarar benum. Git paşumdan!" Başlamış sohbeti burada yani olur olmaz yerde bitirmeyelim dii mi? Bitmez tabii.
Devam edeceğiz. (Durduk yerde gıpraşmayın. Karadeniz türkülerinin sadece bunlardan ibaret olmadığını bizde piliyruk!)