Siyaset ideolojilerin alanı olmaktan epeydir çıktı. Siyasette temsil esasına dayalı bir ilişkiler ağı egemen bugünün dünyasında. Bu ilişkiler ağı da ittifaklarla oluşuyor. Ana gövdeyi temsil eden, toplumun bütününe açık siyasi partiler de pek çok alanda ittifaklara başvurarak güçlerini daha da yaygınlaştırıp artırmayı ihmal etmiyor. İttifaklarda ebedilik ilkesi söz konusu değildir elbette; ittifaklar kurulur, ittifaklar yıkılır. Bu sebeple, AK Parti'nin vaktiyle aleni veya zımni ittifak halinde olduğu veya bugüne kadar ittifak kurmayı düşünmediği gruplarla buluşma yolunu aramasının sanıldığı kadar bir zorluğu yoktur. Uzak duran liberallerden başlayarak en inatçı muarızlarına kadar her kesimle yakınlaşmanın yollarını, AK Parti arayabilir. "Dışarıda kazandığı gönülleri içeride de kazanması'' üzerinde duruluyor. Bazı ittifaklar çatlayınca AK Parti'nin kendi başına kalacağı, farklı bir kimliğin ön plana çıkacağı ve bu yüzden de 'kolay lokma' haline dönüşeceği varsayımına dayalı bir durum var. AK Parti liberal desteğin zayıflamasını telafi etmek için kendisini daha 'özgürlükçü' gösterecek adımları büyük bir cesaretle atmaya başlarsa ne olacak? Böyle bir gelişme yalnızca oyun bozmakla kalmaz, ezberleri de bozar...
Formüller AK Parti içinde "ağabeyler" olarak bilinen Refah ve Fazilet deneyimi yaşamış milletvekilleri "Hukuk, AKP'ye karşı siyasal bir karar veriyor" fikri halk desteği bulmuşken, "Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden erken seçim yapıp oyumuzu artıralım ve gücümüzü gösterelim" görüşünü, AKP'nin "hukukçu milletvekilleri" Avrupa standartları normunda iyi bir savunma yapılmasını, Başbakan'ın parti yönetimindeki "yönetici kadrosu ve danışmanları" ise "Partimizle ilgili kapatma kararı çıkarsa aynı akşam erken seçim kararımızı açıklayıp iki seçimi birleştirelim. Yani sinei millete dönelim" fikrini, AKP içinde bir de "Vura vura çekilimciler" var "Kimse AKP'ye bir şey yapamaz" görüşünü savunuyorlar. Anayasa Mahkemesi davası devam ederken, bazı yeni ittifaklar oluşabilir. Gün doğmadan neler doğar?