atv için bir dizi yapmıştı Sibel Can. Orada bir hayat kadınını canlandırıyordu. Karşılaştığımızda sormuştum:
- Ne düşünüyorsun hayat kadınları hakkında? Gözleri buğulanarak yanıtladı: - Kaldırım Çiçeği'nde rol yaparken bile insanı inanılmaz yıpratan bir iş. Allah o insanlara güç, kuvvet ve kurtuluş versin.
- O hayatı canlandırabilmek için gözlem yaptın mı? - Yaptım elbette. Hatta çok ilginç bir anım var o gözlemlerle ilgili...
- Haydi anlat bakalım. - Şoförümüz ve bir arkadaşı direksiyona geçti. Ben de cipin bagajına yatıp saklandım. Üzerime battaniye örttüler. Telefon açıp 2 hayat kadını istediler bir satıcıdan.
- Bak sen! - Buluşma yerinde kadınlar arabaya bindi. Bütün gece tur atıp sorular sordu bizimkiler kadınlara.
- Sonra? - Sonuna doğru anlatılanlardan ben arkada, battaniye altında hüngür hüngür ağladım abi.
DÜĞÜN BİLE YAPARIM - Bu kadar mı tek gözlemin? - Sonra aralarından pek çoğuyla tanıştım. Dizide rol aldılar çünkü. İnanılmaz sarsıcı hikayelerini dinledim. Ve çok sevdim onları. Karakterleri sağlam. Örneğin öldürsen bile bir arkadaşlarının yavuklusuna yan gözle bakmazlar. Aileyi bozacak hiçbir işe girmezler.
- Oradan biri telli duvaklı gelin olsa. Evinin, yuvasının kadını olsa. Düğünlerinde şarkılar söyler misin? - Nasıl söylemem abi? Yeter ki helal süt emmiş biri namusuyla gelip alsın o kadını. Çekip kurtarsın bu bataktan. Aile kursunlar. Göğsümü gere gere gider alır, düğününü bile kendim yaparım yemin ederim ki!...