Şimdi umut etmek istiyorum; hasta çoçukların gözlerine bakarak, yoksul çocukların gözlerine bakarak, aç yatılıp aç kalkılan gecelerin sonunda trafik kazalarında yitirdiğimiz çocukların gözlerine bakarak; umut etmek. Umudu bir oya gibi işleyen annelerin ellerinden, papatyaları ezenlerin ellerinden, boynu dal gibi kalmış Filistinli 'generallerin'; Bosnalı bebelerin; bütün mağdur çocukların o kocaman gözlerinden dökülen çağrıya yanıt verebilmekDaha birçok şey istiyorum bu minvalde; "kurtuluşum mümkün değil boynumda bu hamayılla birlikte" diye bağıran çocuktların yarını için konuşmak istiyorum. Umut etmek istiyorum, umut etmekUmudu katık yapıp yemek için belki, gökyüzüne korkusuz bakabilmek çocukların gözlerince; el ele verdikleri o şenlik alanında onların yanında durmak; korkmamak; umut etmek istiyorum... İnsanın en güzel yolculuğu çocukluğuna yaptığı yolculukmuş. Çocukluğunu bizimki kadar güzel bir yolculuğa çıkaran başka bir ulus var mı dünyada? Bir gemi bordasında değil, belki havalanan bir uçakta değil ama yol almış bir barış şarkısı gibi çocuklarımız. Dünyanın hep birlikte söyleyeceği bir barış şarkısı. Belki bir şiir imgesi gökyüzüne asılmış. Çocukistan'da bir gülümseme lehçesiBir çocuğun gözlerinden görebilmek için bir şans günüdür 23 Nisan. Bir gün imgesi olarak hayatımıza gierdiği günden beri hem de; bir gün bir şiir imgesi. Bizi en güzel yolculuğa çağıran bir şiir imgesi. En çok da Sunay Akın'ın o beğendiğim dizelerinde olduğu gibi; oyun çağından çekilip alınmış bir şiir imgesi; "Yol kenarındaki / yağmur mazgallarını / kumbara sanıp / harçlığımı atardım / bu yüzden en çok / denizden alacaklıyım" Denizden alacaklı bütün büyüklere