Bülent Akyürek ismini duymuşsunuzdur. Benim için underground yazarı kendisi. Ya da ben kelimenin ne manaya geldiğini bilmesem bile onun böyle bir durumu vardır indimde. Severim kendisini-yazısını-cızısını. Bir gün ki geçmiş bir gün telefon açtı Ankara'dan. "Usta sana bir fotoğraf yolluyorum!" Yolladı. Duvarlarda bir yazı var. Bütün Ankara'ya nakşettim abinin biri: "Çok iyi mala vurulur!" Yani? "İyi mala vurulur" yazısı meskun mahalde yazılmış olarak duruyor duvarda.
Yazıyı yazan ve iyi mala vurduğunu iddia eden kişiyi arıyoruz: "Evet abi iyi malacıyım ben! İnşaatlarda çalışıoyom! Gıkım çıkmaz saatte şu kadar!.." İşin aslı anlaşıldı. Duvar düzlüyor arkadaş. Bu haberi bana veren Bülent Akyürek'ten söz edecektim. Nerede absürd var orada bizim oğlan. Çöldeki Penguen ki buna buzuldaki deve de denilebilir İktin Biri gibi kitaplarıyla tanıdım onu.
YAZIDAKİ MİZAH Yapmaya çalıştığım şeyi; yazıdaki mizahı dahası hayatımızıdaki ironiyi hepimizden önce görmüş, bu hayatın boşunalığını ilk fark etmiş, o nedenle aramızda 'alnında ışığı ilk hisseden kişimiz' olarak anılır olmuştur. Ve bu boşuna değildir; olmamıştır. Yazdığı kitaplar ve akmaya çalıştığı mecra hakkındaki fikrimizi de doğrulamıştır.
Kardeşim benim yememiş içmemiş bir kitap daha katmış ortama: Yılgın Türkler... Şu ünlü Çılgın Türkler hikayesine nazire yapmış Bülent. Sadece yazıların başlıkları bile aklı tuvalette gelen bir millet için methiyelerle dolu: "Ayaktayken bi su getirsene / Taş yok mu taş / Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık / Gavur yapıyor aabi / Dört iklim görüyok başka kimin ülkesinde var bu / Küçük esnaf ölmüş abi / Çocuk heyecandan cevapanahtarını kaydırmış ablası..." Uzayıp gider de ben kırılıyorum yazarken gülmekten.
TEKERLEMELER Sahiden böyleyiz. 100 yıldır hâlâ aynı tekerlemelerle yaşıyoruz. Aynı lakaplarla. Geçen günkü yazıyı okuyan okurlarımızdan biri de lakap cumhuriyetine bir nevi bir katkımız olsun anlamında bir lakap yollamış ki yazayım: "Lüllük!" Alay etmiş aşağılamış oluyormuşsun bunu söylediğinde. Kelime kökeni nedir ne değildir bilmemekteyim ama çift 'l'li söylenince çok etkili oluyor.
Neyse hep derim: Mevzuu o değil. Bülent'in kitabı bütün hinliklerimi çıkarıyor ortaya. Ben okumaya koyuluyorum ve ilk öyküden başlıyorum genişletilmiş 3.mahalle baskısı kitabı okumaya: "Ayaktayken bi bardak su getirsene..."