Geçen hafta 'Çoook iyiydi' kutucuğumda 'Elveda Rumeli'nin başarılarını sıralayıvermiştim. Her hafta en çok izlenen olmanın yanı sıra, en çok reklam alan dizi olmayı da başaran 'Elveda Rumeli' birçok üniversite tarafından da en beğenilen dizi olmayı başardı. Bu kalabalıklığın içinde nasıl bu kadar öne çıktığını düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Zaten işim ne ki? Değil mi ama? O niye izlendi, bu neden izlenmiyor falan derken günler geçiyor.
GEÇMİŞE ÖZLEM Ama bu dizi bir türlü birincilikten düşmüyor. İşte bu bağlamda aklıma ilk gelen dizi ekibinin kalitesi oldu. Bir kere hepsi seçme oyuncular. Erdal Özyağcılar'ın başrolünü oynadığı hiçbir dizi bugüne kadar ekrandan kalkmadı. 'Bizimkiler'in rekorunu herhalde Türkiye'de yakalayabilen başka bir dizi yok. Yanlış hatırlamıyorsam 11 yıl sürmüştü 'Bizimkiler'. Evin küçük oğlu Ali, bizimle beraber büyüdü. Diğer taraftan Şebnem Sönmez'in herhalde oyunculukta eline su dökebilecek bir isim yoktur. Özellikle komedi anlamında... Genç oyunculara gelince; Erdal Özyağcılar ve Şebnem Dönmez'in de her röportajlarında belirttikleri gibi hepsi birer değer... Senaryoya gelince, bu aralar geçmişimize özlem duyduğumuzu düşünmeye başladım. Dönem dizileri hangi dönemi anlatırsa anlatsın tutuyor.
Şiveler, mekanlar gibi etnik unsurlar da işin içine girince 'Elveda Rumeli' tadından yenmiyor. Ancak bunların hepsi bir anlamda teknik meseleler...
'Elveda Rumeli'nin başarısında İstanbul'dan uzak olmaları ve ciddi ciddi Makedonya'da yaşamalarının da büyük etkisi var. Çünkü onları İstanbul gecelerinde görmüyoruz. Pazartesi akşamı evimize konuk olan ekibin orada yaşadığına inanıyoruz bilinçaltımızda... Böylece sahiciliklerini yitirmiyorlar. 'Orada, bir köy var uzakta!' tadını alıyoruz. Yaşanan tüm ilişkiler dahi bir sahici geliyor böylece.
İNANDIRICILIK 'Magazinsel yönü ise hiç yok' bile denebilir. Vahide'yle Mustafa'nın sevdası gerçekmiş gibi geliyor. Ya da Zarife ile Aleks'in yaşadığı imkansız aşk büyüsünü yitirmiyor.
Oysa diğer dizi oyuncuları ile ilgili bir sürü spekülasyon geziniyor ortada. Mesela Onur ve Şehrazat, o kadar gerçek değil. Çünkü Şehrazat'ımız Bebek sahilinde Tan Sağtürk'le el ele... Biricik Asi'miz aslında Demir'e değil, dizideki kardeşine tutkun... Ahmet Yasemin'e buğulu buğulu bakıyor ama Yasemin Karayılan'la yakalanıyor objektiflere... Herkesin özel hayatı olmalıdır ama bu hayat karakterin arkasına gizlenince daha bir inandırıcı oluyor senaryolar...