Hükümetin aldığı yeni karara göre, TCK 301. maddenin uygulanmasında yeni bir pozisyona geçiliyor.
Hani şu, Türklüğe hakareti suç sayan ve 3 yıla kadar hapis cezası öngören ünlü madde.
Bu madde üzerine biliyorsunuz, AKP Hükümeti ile baş destekçileri liberallerle Avrupa Birliği sözcüleri papaz olmuşlardı.
Yeni TCK düzenlenirken, henüz yürürlüğe girmeden bu maddenin mantığına ve şekline hayli muhalefet ettiğimizi okurlar hatırlayacaklardır.
AKP'nin, 2 yıla yakın bir süre 301. maddeyi unuttuğunu, ancak kapatma davası açıldıktan sonra "pragmacı" bir yaklaşımla yeniden hatırladığını biliyorsunuz.
***
Şimdi gelinen nokta şu:
301. maddeye dayanılarak dava açılması Cumhurbaşkanlığı'nın iznine tabi kılınıyor.
***
Ben bu değişiklikte muhtelif sakıncalar olduğunu düşünmekteyim.
Neden?
Kanunda bir suçu tarif etmişseniz, bu suç da "işlenmiş ise"...
Birincisi, bu suçun dava konusu yapılmasını, "savcılık kurumundan" alıp başka bir kurumun iznine bırakmak, hiçbir mantıkla izah edilemez.
Ne yani, Türkiye'nin savcıları işlerini bilmiyorlar da, olur olmaz şeye dava açıyorlar da, ortalığı hukuksuzluklar işgal ediyorsa, o vakit yalnızca bir maddeyi onların alanından çıkartmanın ne yararı olur? O zaman öteki maddeleri de çıkartın olsun bitsin.
301'de savcılara güvenmeyeceksiniz, öteki maddelerde güveneceksiniz. Olur mu böyle yaklaşım?
***
Sonra...
Diyelim herhangi bir sanık için Cumhurbaşkanlığı izin vermedi ve suç kovuşturulmadı.
Bu durumda kanundaki suç tarifi yok sayılacak, suç da ortadan kalkmış mı olacaktır, işlenmiş olduğu halde?
Bir başka sanık içinse izin çıktı diyelim.
Aynı suçu işleyen 2 sanık için Cumhurbaşkanlığı ayrımı nasıl yapacak, neyi gözetecektir?
Şöhreti mi, zenginliği mi, dokunulmazlığı mı, neyi?
Yerel bir Anadolu gazetesinin yazarı 301'den aslan gibi ceza alırken, ulusal gazetelerin ünlüleri muaf mı tutulacaktır?
***
Bir de Cumhurbaşkanlığı'nın tarafsızlığı meselesi var tabii.
Abdullah Gül, taraf ve siyasi bir Cumhurbaşkanı'dır.
Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Mütevelli Heyet Başkanı emekli Org. Çetin Doğan'ı görevden alabilen bir Cumhurbaşkanı, önüne 301. madde geldiğinde neye göre hareket edecektir?
Bildiğiniz gibi Çetin Doğan, 28 şubat sürecinde görev başında olan komutanlardan biriydi.
Bu görev almada Gül'ün tarafsız kalmış olabileceğinden nasıl emin olunabilir?
AKP'ye muhalefet eden gazeteciler 301'den kodesi boylarken, AKP yandaşları yırtarsa ortaya hukuk mu çıkmış olacaktır?