Bu işi çok iyi bilen arkadaşlar yazıp anlatıyorlar.
Bu memlekette enflasyon kaç? Yüzde 8.
Bunu tespit ediyorlar, sonra buna göre hesap yapıyorlar. Kişi başına düşen gelir şu kadar dolar. Reel gelir artışı ise şu kadar, falan filan.
***
Vatandaş da bunlara bakıp bir karar vermeye çalışıyor.
Geçen yıl memura yüzde 5 zam yapıldı.
İşçiye yapılan zam da yüzde 57, artı enflasyon tahribatı mertebesinde kaldı.
Emeklilere yapılan yıllık zam ne kadar?
O da yüzde 5'lerde sürünmekte.
***
Hükümetin savunması şu: Kardeşim enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdük. Zamları da işte tek haneli veriyoruz. Bundan iyisini de yapmak isteriz ama IMF kızıyor.
***
Şimdi gelelim gerçek enflasyona.
Pirince, fasülyeye, deterjana, yağa, bulgura, meyveye girip de kafanızı karıştırmayacağım.
Bu memlekette millet en çok ne yer?
Evde ekmek yer, sokakta da simit yer.
Ekmekler küçüldü, fiyatı artmıyorsa da sandviç kadar oldu.
Peki simit ne oldu?
Ne oldu biliyor musunuz?
50 kuruştu, 75 kuruş oldu!
Ne kadar zam görmüş oldu?
Yüzde 50!
O halde gerçek enflasyon neymiş peki?
Yüzde 50!
Ben başka ölçü tanımam, dinlemem, yemem de.
***
Denilebilir ki: Sen herhalde kafayı iyice yedin. Varsa yoksa AKP Hükümeti'nin yanlışlıkları, kaydırmacaları, göz boyamaları, hep bunları yazıyorsun. Senden başka kahraman Rıdvan yok mu?
Hayır öyle değil.
Kahramanlıkta gözüm varsa, gözüm çıksın.
Fakat, medyayı tutmuş, birçoğunu yıllardır tanıdığım gazeteci, nasıl oldu da bu kadar hükümet yağcısı haline geldi (getirildi) diye baktığımda, halka nasıl politik-ekonomik mesir macunları yutturulmaya çalışıldığına tanık olunca, ister istemez bu şekilde davranıyorum.
Mesleğin namusunu korumaya çalıştığımdan veya durup dururken başıma iş alayım diye de değil. İçimden başka türlüsü gelmiyor, yapamıyorum.
Bu aldatmaca atmosferinde, günü kurtarmak için, çiçek böcek yazmak, suya sabuna dokunmamak, AKP çekip gidinceye kadar vaziyeti idare etmek bana göre değil. Vicdanım el vermiyor.
***
2003'te 4 milyar dolar olan hane halkı borcu, 2007'de 78 milyar dolara çıkmışsa...
2003'te 44 milyar dolar olan özel sektör borcu, 2007'de 148 milyar dolara çıkmışsa...
Başbakan da kürsüye çıkıp hâlâ "Borç yiğidin kamçısıdır" diyorsa...
Bir de yurttaş simitten yüzde 50 zam yiyorsa...
Hiç kimse kurusa bakmasın, ben susamam.
Demokrasi, liberalizm, hukuk, Avrupa Birliği ve sair kisveler altında "AKP yağcılığı" sürdürenler istedikleri kadar susabilirler.
O da onların bileceği iştir.