"Meşum günler yaşıyoruz. Üzerimizden koca bir silindir gibi geçen gündem, hayat çeperlerimizi zedeleyip, eprimiş bir hal veriyor bize. Belki de ben yoruldum, ondan bu kadar yoğun hissediyorumdur. Nisanı özledim. Ve az kaldı ömrü olana" Benim canım arkadaşım A. Ufuk döktürmüş yine yazdığı yazıda.
Şimdilerde 'meşum' günler yaşadığımız doğrudur. Hayatın üzerimizden koca bir silindir gibi geçtiği de... Yakamızda koparmadık düğme bırakmadılar. Yoğun hissedilişini yoğunluğa bağlıyorum ama yorulmuşluğuna değil. Biz konuştuklarımızın, hayatımızda bir türlü bize çözülmüş bir biçimde geri dönememiş olmasından sıkıntılıyız. Sıkıntılıyız evet. Bu ancak böyle anlatılabilir.
Yol-idim de yoruldum deme Ahmet. İlkgençliğimize dönelim yine. Lise'nin önü; elimize bir demet karanfil alalım. İstersen Mustafa da katılsın bize
; "Elimizde bir demet karanfil / gençliğimizi yüklendik / geçmekteyiz önünden!.." diyelim.
Oturup İlhami'yi konuşalım sonra; 'Satranç Dersleri'nden başlayarak. Onun başladığı yerden biraz. Çünkü;
"Uzun bir nehirdir satranç!" Uzun bir nehir gibi duruyor yüzünün deltasında ayrıldık deyişi bir kentin... İlk dipnotunu düşüyorum aldığım derslerin;
"Uzun bir nehirdir satranç / kıvrak ve uzatarak boynunu / nice güneş batışını yerinde görmüş boynunu!" Yanyana yürümek mümkün olmadı belki ama;
"Yürümenin dışında bütün eylemlerin adı / kaçış kaçış kaçıştır!.." demişti 'Satranç Dersleri'nin bitiş imgesinde. 'Satranç Dersleri'ni bir bitiş imgesi olarak görmek gerekir belki.
Ama İlhami Çiçek, 'Yol' alan bir nehrin imgesi olabilir olsa olsa. Bunların hepsini yine o nehrin üzerinde Çarşamba Köprüsü'ndedüşündüm. Düşünecek başka yerim yok sanki; hep orada düşünüyorum düşüneceğim şeyleri. Çocukluğumun bahçesi, önünden geçen caddeye sümbüllerle sarkıntılık eden bahçe; Emirgan Aile Çay Bahçesi...
Bahar geliyor. Geldi belki;
"Oysa veba tarihçileri bilmemişlerdir / her karenin bir karşı veba girişimi olduğunu / göğe bezgin bakanların bir türlü öğrenemediği bir oyundur satranç / evet ilk aşk gibi bir şeydir ilk açılış / artık dönüş yoktur / kuşku bağlanmasa da / tedirginlik doğal sayılabilir / ancak / yürümenin dışındaki bütün eylemler / kaçış kaçış kaçıştır!.." Mayıs geldiğinde bir İlhami güzellemesi yazacağım; bu dünyadan kendi istekleriyle ayrılırken kendi kafalarını bir mermiyle dağıtan bütün çocuklar için... Yürüyelim o yüzden; geride bütün yılgınlıkları bırakarak... Göğe bakalım; göğe bakma durağında...