Cumhurbaşkanı Gül, dün muhalefet liderleriyle görüştü.
Resmi gündem "terör ve Irak'la ilişkiler" olarak bildirilse de asıl gündem "gerilimin aşılması"ydı.
"Gerilim"in temelinde 2 konu var.
AK Parti kapatma davası ve Ergenekon'daki son tutuklamalar.
Sivil toplum kuruluşlarının çağrısı ve Cumhurbaşkanı'nın girişimi tansiyonu geçici olarak düşürebilir.
Ancak, "kapatma davası"nı bertaraf edebilecek bir Anayasa değişikliği için harekete geçildiği andan itibaren yeni bir gerilim doğacak gibi görünüyor.
***
AK Parti "kapatma" davasından kurtulmak üzere gerekli adımları "yakın zamanda" atmaya başlayacak.
"Yakın zaman"dan kasıt: 1 ay.
Çünkü Refah Partisi'ne yönelik kapatma davasının 6 ay içerisinde sonuçlandığı not edilmiş durumda.
Hesaplar, Nisan ayı içerisinde Anayasa'nın ilgili maddelerinin değiştirilmesi üzerine kuruldu.
Parti kapatma "terör" suçları dışında neredeyse imkansız hale getirilecek.
İşin sonu referanduma gitse bile...
***
Aslında "işin sonu"nun referanduma gitmesi isteniyor.
Kaçınılmaz olarak da o noktaya gidilecek gibi görünüyor.
Çünkü MHP'den gelen açıklamalar, AK Parti'nin beklediği desteği tanımlamıyor.
Dolayısıyla, iktidar kanadındaki hesaplar, MHP'den gelecek destek üzerine kurulmuş değil.
Meclis Başkanı oy kullanamadığı için 339 milletvekili bulunan AK Parti, Anayasa'yı tek başına değiştirmeyi düşünüyor.
Anayasa değişikliği için 330 milletvekilinin oyu yeterli oluyor.
***
AK Parti'nin "zaman"la yarışına gelince.
"Kapatma" davalarındaki 6 aylık süre 180 güne tekabül ediyor.
Dava 14 Mart'ta açıldı.
Yani 14 günü geçti.
Kaldı 166 gün.
Referandum için 120 gün gerektiği dikkate alınırsa, AK Parti'nin Nisan başında harekete geçeceğini görmek zor değil.
Ancak yapılacak Anayasa değişikliğiyle, referandum süresinin de 45 güne indirilebileceği belirtiliyor.
AK Parti'nin bu yolla önemli oranda zaman kazanacağına dikkat çekiliyor.
***
İktidara mensup bazı milletvekillerinin "sağduyu" çağrısı yaptığı yönünde haberler var.
Meclis Başkanı da bu çağrıyı yapanlar içerisinde.
Ancak "uzlaşma" uğruna AK Parti'nin Anayasa değişikliğinden vazgeçeceği yolundaki beklentiler gerçek dışı.
Çünkü hiç kimse "ölüm geliyor" diye oturup beklemez.