Maç öncesinde Hakan Şükür arkadaşlarını toplayıp sanırız maçın önemini ve önlerine gelen liderlik şansını kullanabilmek için iyi mücadele etmeleri gerektiğini anlattı. Ama Durmaz'ın düdüğü sonrası hiç de o kenetlenmeden çıkabilecek bir oyun anlayışını göremedik sahada. Yine full yerli malıydı Galatasaray. Forvette Hakan Şükür-Ümit Karan yer almış, Nonda kulübede kalmıştı. Orta sahada Okan, defansta Volkan ilk 11'de forma kapmışlardı. Sarı kırmızılılar 1-2 cılız yüklenmez dışında golü yiyene kadar Denizli kalesine yeterince gelemedi. Rakip geride iyi kapanıyor, Cimbom'u önde karşılıyor, ara sıra da usta ayak Yusuf'la tehlikeler yaratıyordu. Tıpkı Hasan Yiğit'in golünde olduğu gibi. Bu gol Galatasaray'ı biraz olsun harekete geçirdi. Emre'nin çizgiden çıkarılan kafa şutunun ardından Okan beraberliği getirdi. Ali Sami Yen'de aylar sonra ilk 11'i bulan küçük dev adam usta işi kafa vuruşuyla Hamido'yu avladı. 2. yarıda G.Ssaray galibiyet için çok yüklendi. Hakan'la, Arda'yla, Ümit Karan'la ve Mehmet Topal'ın muhteşem vuruşuyla Denizli kalesini çok dövdü. Ancak aradığı golü bir türlü bulamadı. Sahaya ayağı sağlam basanlar arasında yine Emre ile Servet vardı. Arda sağlı sollu çalıştı ama o da erken yoruldu. Kalli'nin yokluğunu Ahmet hoca bize göre gerekli değişiklikleri yerinde yaptı. Sonuçta ligde son virajlara giriliyor. Kağıt üstünde fikstür avantajı var Galatasaray'ın. Ama ne yazık ki maçlar kağıt üstünde değil, sahada kazanılıyor. Burada taraftarada iş düşüyor. Tribünleri tam anlamıyla doldurmamak maç içinde sadece gollere bağırmak şarkı, türkü söylemek zamanı değil artık. Nitekim 70. dakikadan sonra sahada oyuna ortak olan taraftar hem G.Saray'ı hem maçı hareketlendirdi.