Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde yapılan konuşmalara bakılırsa, "bize, yaşanabilir bir vatan bıraktıkları için" şehitlerimize minnet doluyuz. Gazilerimiz de dahil hepsinin manevi huzurunda saygıyla eğilip şükranlarımızı sunuyoruz. O şehitler olmasaydı, topraklarımızı işgal etmeye gelen yedi düvel dediğimiz emperyalist güçlere teslim olacaktık. Hürriyetimiz elden gidecek ve kölüleşecektik. Dinimiz İslam bile, cuma namazının şartlarından birini "Hür olmak gerek" diye belirlemiş. Belki de bu yüzden "Vatan sevgisi imandandır" buyruğu hepimizin temel prenbisi olmuş yüzyıllardır. Dolayısıyla, Başbakan Erdoğan'ın Çanakkale'deki o duygu dolu konuşmasında Mehmet Akif'ten okuduğu "İmandır, o cevher ki, ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür" dizeleri, herkes için ortak duyguların ifadesi oldu. Bu dizeleri okuduktan sonra 276 kiloluk top mermisini sırtına alıp namluya yerleştirerek savaşın kaderini değiştiren Seyit Onbaşı'ya sözü ge tiren Başbakan'ın "O mermiyi kaldırma gücü veren o imandır. Herhalde buna da 'Laikliğe aykırı' demezler" ifadeleri de zafer yıldönümündeki gelişmelerle örtüştü.
Kahramanlarınemanetleri Hepsi iyi, hoş. Duyanı da şehit olanı da derinden etkileyip duygulandırmakla kalmıyor. Tarihe şan ve şerefle imza atmış ec dadımızla bizleri sıcak biçimde kucaklaştırıyor. Ama, etrafımıza baktığımızda ve Türkiyemiz'de olan bitene dikkat kesildiğimizde, minnet ve rahmetle andığımız Ça nakkale'nin o kahramanlarına layık mıyız? Vatan ve millet için, bayrak, ezan ve din için can veren o mübarek insanların emanetlerine sahip çıkabiliyor muyuz? Ne acı ki hayır! Göğüslerindeki imanla vücutlarını öne atıp düşmana bu toprakları çiğnetmeyen neslin torunları, bugün o emanet toprakları parsel parsel satıyorlar. Üstelik, dedelerimizi şehit eden o günkü emperyalist ve Haçlı ruhu taşıyanların torunlarına... Babalar gibi satmakla övünen, dedelerimizin alın terleriyle kurup emanet ettiği fabrika ve zenginliklerimizi özelleştirme adına adeta peşkeş çekenler var. İşte en acısı da bu noktada gizleniyor. 276 kiloluk top mermisini sırtlayan Seyit Onbaşı ve nesli, bu toprakların bir karışını feda etmeyip canlarını verirken, bizim nesildeki torunları şiir okuyup nutuk atarak her türlü satışı haraçmezat sürdürüyor. Maalesef, o gerçek kahramanlar unutulurken, paraya, makam ve mevkiye sahip olmuş birçoğumuz, sahte kahramanlıklarla neredeyse putlaştırılıyor.