Anlayana sivrisinek saz
Fenerbahçe, Avrupa'da bir adım daha atlayarak yoluna devam ediyor. O güzel gün geldiğinde Fenerbahçe artık geri dönüşü olmayan bir yola girecek ve sürekli zirvede kalmayı hedefleyecek. Amaç bu. Avrupa'da üst noktalara geldiğinde orada kalıcı olmak. Yani örnek ne UEFA'yı aldıktan sonra esamesi okunmayan Galatasaray, ne de Dünya 3.sü olduktan sonra hiçbir şey yapamayan milli takımımız. Gidilen yol doğrudur ve kesinlikle desteği hak etmektedir. Yanlız burada unutulmaması gereken çok önemli bir nokta var. O da ülkemizin ligi. "Amacım Avrupa" diyorsan ligimizde alacağın derece için çok çalışmalısın. Şampiyonlar Ligi'ne gidebilmek, burada alacağı şampiyonluktan (ya da ikincilikten) geçer. O yüzden Fenerbahçe, Sevilla zaferini bir kalemde silmeli ve tüm gücüyle Konya maçına konsantre olmalıdır. Yarın kuralar çekilecek ve bütün Türkiye yine Fenerbahçe'nin rakibini konuşmaya başlayacak. Bir takım iddialara girilecek. Bu ortamdan futbolcuları soyutlamak zor olacak. Zico olsun, Volkan Ballı olsun, hatta başkan ve yöneticiler olsun takımın Konya maçının havasından uzaklaşmamasını bir şekilde engellemeliler. İddia dedim de aklıma geldi. Hipodromlarda yanınıza bazı adamlar gelir, "Evinizi satın şu ata oynayın" derlermiş. Bunlar eskiden çok zengin olan ama şimdi bir şarap parasına akıl veren insanlarmış. Ama daha akıllı olan insanların da onlara verdiği cevap hep aynıymış: "Yahu baba sen evini satmışsın ne hale gelmişsin. Bari bizim evimizi bize bırak" derlermiş. Ne diyelim. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.