Renkli balonlara takılmak
Öyle bir an gelir ki umudunun üzerinden silindir geçer. Beklentilerinin kabarmış, taşmış, şişmiş, köpürmüş ne yanı varsa dümdüz ederek geçer hem de. Sızlayıp acıyacak bir sinir hücresi bile bırakmadığından, narkoz yemiş gibi bön, kıpırtısız, hissiz kalakalırsınız. Sadece gecenin değil, gündüzün de yeterince kör karanlık olduğunu anlarsınız birden.
AH O GÜVERTE Hiç hesapta olmayan etkiler, hörs diye önü başınıza çıkınca, tepkiniz de hesapsızlaşıverir. Mesela hiç yeri zamanı, zemini değilken klarnet solosu dinlemeyi çeker canınız. Ya da bir gemi güvertesinde olun da, rüzgar ve sıçrayan sular yüzünüzü dövsün.
BİR KULAÇ OLSA DA Kimbilir belki de bir puslu aynanın karşında buluverirsiniz kendinizi. Oraya akseden yüzünüze "Giderken pabuç izlerinden gayrı ne bırakacaksın ardında?" nevinden sorular sorarsınız belki kimbilir? Sonra devam edersiniz sorguculuğa: "Ne ürettin, ne yarattın, ne kattın ki hayata? Emeğin, terin, mücadelenin kara kaplı düş defterlerinde adın, sanın, yaptıkların yazar mı? Yazarsa ne cüssededir onlara ayrılan yer? Koşulsuz, beklentisiz, riyasız sevgi denizleri bir kulaç daha fazla derinlik kazansın diye deşebildin mi "çıkar" kumlarını ta diplerden?
VAR MI? Sırtına ceket gömlekten gayrı hangi erdem yüklerini giydin? Giydinse hangi fanların sahte sıcak üflemelerine kanıp da çıkarttın üstünden o 'giysi'yi?.. Esip gürlediğin, vurup dağıttığın, ezip tükettiğin değerlerden doğan boşluğa kattığın yeni değerler, güzellikler, yürekler var mı?
GİDERAYAK El ipiyle indiğin kuyuların boyu-boyutu, hayaline bile sığmayacak uzunluklara ulaşırsa, bir an gelip de basacak yer bulamazsan, ayakların havada kalıp nafile tekmeler savurursa taşa, boşluğa, avuçların o ipleri daha ne kadar, hangi takatte tutabilir düşündün mü?.. Vakit bol, ayna parlak, durum gayetle müsait. Aynaya bak ve sor kendine arkadaş. "Giderken ne bırakacaksın ardında?.."
SIYRILAN Sonra birden bir şeyler daha olur. Bir düşten fırlayıp gelmiş gibi ama tümüyle gerçek kareler üşüşür baktığın yere. Diyelim ki can dostlarının iki-üç satırlık telefon mesajları, bir kapı yoldaşının köşesine sığdırdığı dostluk tiratları şeklinde gelir sıyırır seni avanaklık nöbetinden.
İÇİNDE OLMAK Sonra yine ansızın meltem esintileri hissedersin yakınında. Kucağı renkli balonlarla dolu, yüreği yüzünden çocuk, gülüşü bahar bahçe bir arkadaş "Merhaba"sı doluverir çevrene. Balonlar afacan devinimlerle uçuşup tavanlara öpücük kondurur. Siz de göynünüzü balon içlerine koyar tee yükseklere çıkarırsınız. Sevinçle, telaşla, içtenlikle haykırmak gelir aklınıza. Sesiniz gür çıkmasa da, duyulmasa da ne gam, fısıldarsınız: "Pabuç izlerinden gayrı sevgi, sevda, dostluk, vefa izleri de bırakmışım geride, yaşasın!.."
|