Sarılık olduk
Çocuğu çok döversen dayak arsızı edersin ya, hakem de sarı kart arsızı etti topçuları dün. Bu tarz idareler Erman Toroğlu'nu mutlu eder; "Aferin ne dediysem yapıyorsunuz" dedirtir ama futbol keyfini de oyuncu reflekslerini de iğdiş eder be agam. Tuza, buza, karpuza kart çıkartırsan hem saha aktörlerini ödlek yaparsın hem de seyircinin temaşa coşkusunu kezzaplarsın.
BİBER GAZI Bu aralarda bir anda, sarının rengi de döndü kırmızı oldu, Lugano'ya "sahadan çık!" dedi. O kardeş de sahadan değil zıvanadan çıktı. İçeride Alex, kenarda Volkan Ballı ona paça kasnak yapışıp engellemese daha betere saracaktı işi. Sonrasında da öyle bir direndi ki, polis biber gazı sıkıp çıkaracaktı neredeyse. Direndi, tartıştı, hareketler çekti durmadan. Tribünden bir şeyler yağmaya başlayınca da işaret parmağını dikiş makinesi iğnesi gibi tık tık indirip kaldırarak Cim Bom taraftarına "delisiniz siz" dedi güya. Onların akıl sağlığını yorumlayacağına keşke kendine baksaydı bu hırçın sarışın. İlk dakikalarda sarı kartı yemişsin (fikrimce haksız yere) daha ne didişirsin hakemle. Gözüne gözlük işareti yaparsan, gözden ırak eder adamı ilahi düdükler.
TAKAS OLDU Aradan girdim lafa ama haklıyım. Çünkü maçın kırılma noktası oradaydı. Bir tanesi golle sonuçlansa da Galatasaray'ın ilk beş on dakikaya yayılmış tüy kabası ataklarını dindirmiş, hatta yavaştan bir kaç da akın bindirmişti Fenerbahçe. Aniden 10 kişi kalıp, Uğur-Yasin takasını da yiyince takımın naturası bozuluverdi.
GÖKHANIM BENİM İkinci yarıda herkes aksini beklerken Fener çakıverdi golü. Ve o golün kahramanı Gökhan 3-5 dakika sonra kart enflasyonundan nasibini alarak terk etti sahayı. Sonra Ümit gol, Lincoln ise küfür yaptı. Volka'nın tepesi attı, hakem onu da attı. Sonuçta Galatasaray turu atladı ama sadece oyuncular değil biz bile önce sarı sarı sarılık olduk sonra da kırmızı kırmızı kızamık.