Değişsek şu huylarımızı
Fırçalama, aşağılama, bağırtı ç ağırtı, küfür kıyamet, zılgıt atma konusunda bonkörüz. Ama sevgileri söylemek, iyi bir şeyler telaffuz etmek konusunda pinti ötesiyiz çoğumuz.
ÖRNEKLERÇOK "Marifet iltifata tabidir" derler. Güzel laftır lakin büyük oranda palavradır. Başarıyı övmek, iyi güzel doğru yapılmış bir şeyi görmek, desteklemek az rastlanır örneklerdir.
NETİCETEN Bunun "Niye?"sine kafa yoruyorum bazen. Yarım aklım, durgun zekamla bile elde edebildiğim basit sonuçlar var. Bir de işi bilenler; psikologlar, sosyologlar araştırınca ne hoş neticeler çıkıyordur ortaya kimbilir?
BENZERLİKLER Aşağıya birkaç örnek yazayım. Siz bunu kendi yaşamınıza, çevrenize, gözlemlerinize uyarlayın. Görün bakın ne kadar çok benzerlik çıkacak. Biri: Şermin Hanım'ın kızı sınavda çok iyi puan almış. En iyi okullara gitmeye hak kazanmış. Öbürü: Gece gündüz hocalar geldi gitti eve şekerim. Eşek yüküyle para döktüler özel derslere . Yok bir de kazanamasaydı bari. Biri: Cevdet'in son yaptığı şarkıyı duydun mu? Sözler de kendininmiş. Öbürü: Aman bahsetme bana o salaktan. Şiiri bir yerlerden çalıp çırpmıştır mutlaka. Besteyi desen ya Arap'tan ya Yunan'dan aparmıştır!.. Biri: Seyfi'nin mekânına gittim geçen gün. Amma çok para dökmüş ha!.. Öbürü: Trilyon dökse ne olur. Daha girişte hafakan basıyor insanı. Masalar daracık, sandalyeler çok rahatsız. Hele garsonlar... Hepsi ipten kazıktan kurtulma. Biri: Gelinliği diktirmek 3 ay sürdü güya. Gördün mü ne rüküştü... Öbürü: Ona sırma kaftan giydirsen ne olur. Taşıyamıyor ki hatun. Yazık o kadar paraya...