En sağlam eleştiri silahı statükocu!
Medyada giderek daha seçkin ve etkili yerlere yerleştirilen liberal batıcı arkadaşlarımız, TSK'ya ve sisteme eleştirilerini genellikle neredeyse itiraz edilmesi imkansız bir argümana oturtuyorlar. Bunlar statükocu! Evren, hayat ve toplum sürekli değişip dönüşürken, kişi ve kurumların statükoculukla suçlanması tabii ki ağır bir suçlama.
***
Eleştirilerinde haklılık ve doğrulup payı yok mu? Tabii ki var. Türkiye'de apaçık belli bir statükoyu savunan çevreler hep vardı, yine var. Hangi statükoyu ama? Susurluk türü çeteleşmeler. NATO şemsiye altındaki gladio teşkilatlanmaları ve eylemleri. Özel Harp Dairesi çevresinde türlü çeşit yapılanmalar. MİT'in bir kanadının uzun yıllar, CIA ile içiçe geçmişliği! Hrant Dink'e kadar varan, sayısız değerli insanın katledilmelerine yol açan örtülü savaş sistemleri. Psikolojik harp çeşitlemeleri. Askeri darbelerle kurulan işkencehaneler. 1 Mayıs 1977'ler, Kahramanmaraş'lar, Çorum'lar ve rahip cinayetleri!
***
Bunlar tamam! Peki. Batı aleminden, ağırlıkla Amerika'dan, bir yönüyle de AB içinden yönlendirilen etnik bölücü ve İslamcı projelerin (en son BOP projesi) Türkiye'ye dayatılması... Soğuk Savaş ve devamında adeta küresel bir dış statüko halini kazanmış olması ile karşı çıkılması gereken bir başka statüko (müesses yapı) değil midir?
***
Türkiye'ye BOP ve tabii GOKAP'ın (Genişletilmiş Kuzey Avrasya Projesi) dayatılması ve iç politik sahnenin bu şekilde dizayn edilmiş olması, medyanın da buna göre giderek çerçevelenmesi, 60 yıldır süren bir Amerikan statükosu ise statüko lafından bile tüyleri diken diken olan liberal arkadaşların karşı çıkması gereken bir proje değil midir? Demek ki neymiş? Statükoya karşı çıkacaksanız, sadece Türkiye'deki statükoculara değil, en önce de Amerikancı (İngilizci vs.) statükolara karşı çıkacaksınız. Dışardakini saklayıp içerdekini işaret ettiğiniz zaman olmaz. Yemezler, yemiyorlar! Tıpkı, ulusalcıların dışardakini gösterip içerdekini sakladıklarının yenmediği gibi!..