Din kültürü mü? Din dersi mi?
Her sabah gazetelerin sayfalarını açtığınızda, cinayet haberleriyle karşılaşıyorsunuz. Mesela: "Anne-babasını bıçakla yaraladı", "Dedesini taşla vurarak öldürdü", "Dedikodu yapıldığı için kadın canına kıydı", "Dede, torununu boğup nehre attı", "Diyarbakır'da bomba patladı ve beş kişi öldü, her taraf alev içerisinde." Halkımıza ne oluyor? Cinnet mi geçiriyor? Bunları okuyoruz, üzülüyoruz, ta vicdanımızın derinliklerinde acı hissediyoruz ama çareler üzerinde hiç düşünmüyoruz. Askeri ve polisiye tedbirleri artırma yoluna gidiyoruz. Bu yapılmalı ama bize göre tam çözüm değildir. Öyle bir çare vardır ki oraya kimse gelmiyor, oraya kimse yanaşmıyor. Hala din dersinin Anayasa'da zorunlu olup olmaması tartışılıyor; "Din kültürü mü, din dersi mi?" olmalıdır.
Dinlerin yapısı öğretilsin Din kültürü, dini anlatmaz; dinlerin yapısı konusunda bilgiler verir; aynı toplumda yaşanan mezhepler seviyesinde bilgiler verir. Bu tarz bir dersle öğrenciler ve insanımız gerçek dini öğrenemez. Dinin meselesi insanı Allah'ın kulu yapmak, aklını kullandırarak ve ona sağlam bir iman kazandırarak "bir iç disiplini" meydana getirmektir. Kimse Kur'an yoluyla Allah'ı ve O'nun emirlerini anlatmak, çocukların ruhuna sindirmek istemiyor ve bundan kaçıyor. "Benim mezhebim öğretilsin, benim mezhebim din kitaplarına girsin" amacını güdüyor. Birileri de kendi cemaatinin anlayışını gençlerin beynine kazımak istiyor. Biz bu öğretim yapısıyla, ana-baba hakkını, hayat hakkını, toplum hakkını, çocuk hakkını, yetim hakkını, hukuk hakkını, en büyüğü Allah hakkını öğretemeyiz, gönüllere işleyemeyiz, kazıyamayız. İnsan öldürmenin günahını Kur'an ile anlatacaksınız. Burada saydıklarımız kültür değil, dinin temel ilkeleridir. Dini, kaynağından öğretmek gerekiyor. Yaptığımız her şeyi Yüce Allah'ın gördüğünü, bildiğini; O'nun bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu bir iman şeklinde onların ruhuna işlemedikçe, kendilerine, Allah'ına, toplumuna yabancılaşacaklardır. Bu yabancılaşma giderek canavarlığa dönüşecektir. Hiçbir gıda onu tatmin etmeyecek, edemeyecek, ancak insan kanı onu doyuracaktır. Bu kan, ana-baba kanı, dede kanı, eş kanı, çocuk kanı da olabilir. Onlar için önemli olan kan içmektir. Bizler gerçek dini bilgi ve yaşantıyı, yani Kur'an'ı kurban edersek onlar da bizleri kurban edecektir. İşte çözüm gerçek dinin kaynağı olan Kur'an'a gitmektir. Niçin gidemiyoruz? Engeller nelerdir? İşte siyasetin çözümü burada yatmaktadır. Birkaç kişi için çoğunluğu feda etmemektir.
|