Helal gıda haramzadeleri
Ne hikmetse, uzun zamandır "helal gıda" tartışması yaşanıyor devletin mahrem köşeleri ile gıda sektöründe... İlk defa 2004'te Malezya'da uygulanan sistemle, gıdaların İslami usullere uygunluğu için kurallar belirleniyor, gereğini yerine getirenlere de "helal" sertifikası verilip piyasa oluşturuluyor. 34 yıl içinde bu uygulama Singapur, Tayland, Endonezya, Filipinler, Yeni Zelanda, Kamboçya ve Vietnam'dan Brezilya, Arjantin, Kanada ile Amerika'ya kadar, hatta İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine bile ulaşıp yayılmış.
500milyardolarlıkpazar Bizzat bu ülkede görmedik ama, Türkiyemizde "Helal gıda" diyerek seslerini yükseltenlere şahit oldukça, birilerinin de esrarengiz işler çevirdiğini düşünmeden edemiyoruz. İddia edildiği gibi "helal gıda" etiketi, dünyada 500 milyar dolarlık bir pazar oluşturuluyorsa, ekonomik iştahların kabarması da çok tabiidir. Gıdalardaki katkı maddelerinden, özellikle etlerin menşei ve kesim usullerine kadar birçok şeyi standartlaştıran helal gıda konusunda peşinen pratik tecrübeleri olan bizimkiler(!), yasal düzenlemeyi dikkatle takip ediyorlar.
Derneklersertifikayarışında Bizim de kısa bir sorup soruşturmanın ardından gözlediğimiz kadarıyla, helal gıda konusunda müthiş bir mücadele yaşanıyor Türkiye'de. Öncelikle İslamcı kanatta yer alan bazı dernek ve vakıflar, tüketici dernekleri ile meslek örgütleri ve siyasi güç sahipleri, helal gıda sertifikasını vermek için yetki yarışına soyunmuş haldeler. Kurallarını ve teknik alt yapısını Diyanet İşleri Başkanlığı ile TSE'nin oluşturması beklenen helal gıda ürünlerindeki uygulama ve kontrolü yaparak ekonomik güç elde etmek istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz; yukarıda belirttiğimiz gibi, çok ağırlıklı kısmı ideolojik anlamda İslamcı denilecek kadar muhafazakar olan Türkiye'nin gıda sektöründe yer alanlar, şimdiye kadar sanki helal olmayan ürün satıyorlardı! Helal gıda sertifikası ile haramdan uzaklaşacaklar öyle mi? Bırakalım kendimizi kandırmayı da, helale haram katmaktan vazgeçtik, harama helal katmayalım bari! Türkiye'deki ürünler, menşei ve karışımları itibarıyla çeşitli bakanlık ve kuruluşların düzenlediği kurallara göre piyasaya çıkartılmıyor mu? O kuralların (İlaç ve çok özellik ihtiva edenler hariç) tamamında inanç ve değerlerimizin yükümlülükleri yok mu?
Bankacılıkdaböylebaşlamıştı Öyle ise nedir bu "helal gıda" tiyatrosu? Kimi kandırmaya çalışıyoruz? Yoksa, tüketim ve pazarlamanın metotlarından biri olarak piyasayı mı kızıştırıyoruz? Dünyadaki Müslümanlar arasında böyle bir sistem oluştuğunu düşünerek bu uygulama başlatılacak ve ekonomik düşünülecekse, o zaman da 70 milyon insanımızı tedirgin etmeye gerek yok. Türk milleti, ekonomide gördü helal ile haram yalanlarını. Faizsiz finans kuruluşları, kârzarar ortaklıkları, İslamcı bankacılık diyerek milletin parasını toplayanlar, sistemden ballanıp yağlanınca bir anda, resmen faizci olup "banka" statüsüne geçmediler mi? Gıda sektöründe "helal" diyenler de, onlar gibi haramdan beslenenler olmasın sakın!