Adana Medeniyeti
Uzunca bir haftasonuymuş gibi geçen bayram tatilinde kardeşimle babamın memleketi Adana'daydım. Halamın oturduğu Gazi Paşa Bulvarı'nda yürürken dikkatimi bir şey çekti ki son derece hassas olduğum bir konudur. Kendimi Türkiye'de değil de medeni bir Avrupa ülkesinde hissettiren olay, araçların yayalara yol vermesi. Yanlış okumadınız. Bir yaya karşıdan karşıya geçmek isterse yola yaklaştığı an on oradan geçen otomobil duruyor ve yayaya yol veriyor. Yaya rahatça karşıya geçiyor. Aracın bekleme süresi 2-5 saniye. Bu kadar süre gecikmeye dayanamayan İstanbul şöförleri sokaklarda yaya yokmuşçasına araçlarını insanların üzerine sürebiliyor. Yayaya saygı yok. Yaya sanki bir ruh, yolda bedeni yok; o yüzden araçlar hızla, durmadan geçebiliyorlar. Yurtdışında çok bulundum; birkaç sene değişik ülkelerde yaşadım. Oralarda durum bizdekinden farklı. Trafikte şiddet yok. Yayaya saygı var. Yaya kaldırımda yola adımını attığı an oradan geçen araç durur. Ben de bunu oyun gibi görür, yurtdışında sürekli karşıya geçerdim. Hoşuma giderdi ki otomobillerin pat diye durması. İstanbul'da karşıdan karşıya geçerken ödüm kopuyor. Adana'daki bu duruma o yüzden şaştım. Çok takdir ettim bu güney şehrimizi. Adanalılar'ın trafik kurallarına uymalarından ziyade insancıl bir yaklaşım. İnsana saygı ve sevgileri var çünkü.