Gittin ve kimsesiz bıraktın
Gittin ve kimsesiz bıraktın beni. Gitmeseydin hiç tanımadığım duygular sarmayacaktı yüreğimi. Bin kere beyaz bir kağıdın üzerine silah gibi tutup tutup geri çekmeyecektim, siyah mürekkep damlatan kalemimi. Gitmeseydin kahkahadan kızaran yüzüm, acının soğuk donuşuyla tanışmayacaktı. Bilmeyecektim seni tanımadan önceki hayatımın koskocaman bir hiç olduğunu. Ve anlamayacaktım sensizliğin bitip tükenmez bir kahroluşa denk düştüğünü. Bilmediğim için mutlulukla mutsuzluk arasındaki farkı, "Eyvallah" diyecektim nefes alıp vermeye yaşamak denilmesine! Girmeseydin hayatıma, şiir de girmeyecekti kanıma. Nazım'ın Piraye'sine, Münevver'in yaptıkları dokunmayacaktı kanıma. Bana göstermeseydin, yalnızlığın insanın gözlerinden geçip küf gibi çürüttüğünü aynaları... Umursamayacaktım NecipFazıl'ın ölü kokan otel odalarını. "Ağlayın,aşinasız,sessiz,canverenlere,Otelodalarında,otelodalarında!..." Girmeseydin koluma, şarkılar yokluğuna cüret acıtamayacaktı canımı. SezenAksu bu kadar zalim, OrhanBaba, acımasız KenanDoğulu, aşkları ölü sayıp kaypak görünmeyecekti gözüme. Ben radyodan sızan nağmelerin peşinden, kaybolmamak için gözyaşlarımı ardıma döküp sürüklenmeyecektim. "Sendenbilirimyokbirfaidebanaeygül Gülyağınıellersürünürçatlasabülbül." Çekip gitmeseydin apansız, anamdan sonra bu ikinci öksüz kalışım olmayacaktı. Yüreğim uzaklara dalıp, dağlanmayacaktı. Yalnızlığın elmacık kemiklerimi bile acıttığını hissetmeyecektim. Yokluğun gerçekten yokluk olduğunu gidişin öğretti bana! Acıyor her yanım, bana bir derman kıl ey aşka tabip olanım. Kimileri, "kısa ayrılıklar yaşatır hayat insana" diyor; "dönmezse beklenen, unutmak yetişir imdada o zaman." Yani normalmiş gidişin! Verdiğin acı azıcık fazla sürermiş, kısa pantolonla top koşturduğum yıllarda düşünce soyulan dizimin sızısından. Normalmiş gidişin! Beklenmedik değil asla. Öyle diyorlar. Kısa ayrılıklar sınıfına giriyormuş anlayacağın beni terk edişin. O zaman dön bitsin! Unutmak ihtimalini imkanlı saymıyorum.
***
SevgiliOkur; bizim de kısa bir ayrılığımız oldu, dönünce biten. Kavuştuk ya, şimdi uzun uzadıya ayrılığı anlatmaya ne hacet. Hoşbulduk...