Aşık Mahzuni'yi anarken
Aşık Mahzuni'nin oğlu Ali aradı önceki gün. Bu ölüm yıldönümünde çok büyük katılım ve etkinliklerle anılacakmış ozanımız. "Onunla yapılan söyleşilerden de bir seçki yapıp kitaplaştırıyoruz" dedi. "Sevindim" derken sürprizi de açıkladı: "Senin de babamla yaptığın bir uzun söyleşi var. Onun nerelerini kullanacağımızı fakslıyorum sana abi." Kıyamam şimdi size. Beraber okuyalım haydi...
DARILDIM Mahzuni Dayı'nın bir "Darıldım" türküsü var ki, mahpus damındakilere damar niyetine gelir ha. Sözleri de diyor ki: "Darıldım, darıldım ben sana canım, böyle mi olacaktı? Vuruldum vuruldum bak sana, kanım yerde mi kalacaktı? Mahpushane içinde minderim kana battı. Yahu bu ne haldır, yahu bu ne iştir, gardiyan çekti gitti." Sordum: - Dayı bu türküyü dinlediğimde içimde tayfun afeti kopuyor. - Baba tarafın Çukurovalı da ondan. Ne demiş Ahmet Arif? "En çok Çukurova yiğitleri yatar yurdumun mahpushanelerinde." Sülaleni bir araştır, kaç tane hapishaneci vardır. - "Gardiyan çekti gitti!" diyorsun. O niye? - Şimdi içeri emanet sokan, şunu bunu taşıyan gardiyanlar var ya. O zaman da biri bir iş yapacağı zaman gardiyan ortalıkta görünmezmiş, her şey olup bitince suret-i haktan görünmek için gelir hesap sorarmış güya. İşte o işbirlikçiler için o laf. - Sağlık durumun nasıl? - İyiyim şükür ki. Bir tek konserleri yasakladı doktorlar, sıkkınım. - 30 yıl polisler, valiler yasakladı, şimdi de doktorlar? - Türkülere yasak olmaz. Kapıdan olmasa bacadan girer türküler. Rüzgar olur eser, yağmur olur yağarlar.