Şu an 43 yaşındayım. Yani meme kanseri olduğumu öğrendiğimde 37 yaşındaydım. "Niye ben, neden bu yaşta?" diye çok üzüldüm. Ancak bu hastalığı yaşarken yaşla ilgisinin olmadığını, benden daha gençlerin de başına gelebildiğini görünce kendime acımayı bıraktım. Ben 21 yıllık eczacıyım. Üzülerek söylüyorum ki sağlıkla ilgili bir işle uğraşmama rağmen kendi sağlığımı ihmal ettim. Şayet göğsümdeki ağrı olmasaydı belki de çok geç kalmış olacaktım. Ağrının arkasından göğsümdeki şişliği elimle fark ettim ve ondan sonrası süratle gelişti. "Kitlenin büyük (2.5-3 cm çapında) olması dolayısıyla göğsünüzün tamamı alınabilir" denildiğinde çok büyük bir acı hissettim. Tarif edemediğim ve hâlâ zaman zaman kendimi kötü hissetmeme sebep olan bu acıdan çabuk sıyrıldım. Ayrıca ameliyat sonrasındaki kemoterapi ve radyoterapi!!! Tüm bunları yaşarken eğer yanımda çocuklarım, eşim, ailem ve dostlarım olmasalardı, bunu kolay atlatamazdım. Benim hayata bağlanmamın gerekliliğini, dahası onlar için çok önemli olduğumu bana hissettirdiler. Şimdi yaşantımda ne değişti? Yaşam kalitem arttı, kendime daha çok değer veriyorum. Ayrıca "Bütün işleri en iyi ben yaparım", "Hepsini bitirmem gerekiyor" gibi bir gayret içinde değilim. Yorulduğumu biliyorum ve bedenime eziyet etmemeye özen gösteriyorum. Biz hanımların kaldıkları yerden devam edebilmeleri için eşlerine büyük iş düşüyor. Bazen kendi kendime kaldığımda bayan olarak bir eksikliğimin olduğu düşüncesine kapıldığımda, eşim bu düşüncelerden hemen sıyrılmamı sağlıyor. Belki onun için bu kadar güçlüyüm ve bu benim kendime güvenmemi sağlıyor. Ben kaderci bir insanım. Bu hastalık bana yazıldıysa, ben kanseri yaşayacaksam, bunun meme kanseri olmasını bir şans olarak görüyorum. Sonuç olarak, erken teşhisle tedavi şansı bulunan ve sonrasında hayatı kaliteli kılan bir rahatsızlık. Gerekli kontrollerimi düzenli olarak yaptırıyor ve artık kanserden korkmuyorum.