Nerede o eski mücadeleler...
Vatanımızın, milletimizin gözü aydın. PKK teröründen kurtulmak için hükümetimizin attığı adımlar sonucunda Kuzey Irak'a harekat kararı alındı. "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" mantığıyla mı? Yoksa "Yanında bi'büyüğün olmadan çok uzaklaşma" ya da "Delikanlı adam arkadaşını yarı yolda bırakır mı?" mantığıyla mı? Nedense, Amerika'yla ortak harekat karar aldık. Sözüm ona, terör ülkesi olan, terörden çok çeken millet biziz. Terör uzmanı çıkartan ülke ise Amerika!!! Bu şartlarda, biz sadece sonuca katlanan ülke konumundayız. Herhangi bi'uzmanlık yok!!! Zaten, tek başımıza da hareket etsek, bi'bilene elli kez danıştık ya, o da ayrı bir mevzu. Çok küçük ya da kendi düzenimizi kuramadığımız yaşlarda, annemize-babamıza danışır hareket ederdik. Cumhuriyet kurulalı o kadar yıl geçti ki, bırakın olgunluğu, şimdiye torunlarına masal anlatan dede yerinde olmalıydı Türkiye, ısrarla emeklemek yerine...
En önemli duygu vatan sevgisi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yurdunu düşman işgalinden kurtarmak için aldığı cesur kararları halen ibretle okuyoruz. Atatürk'ün bu kararları alırken tek bir dayanağı vardı ki -Bence bi'ulus için en önemli duygu- "vatan sevgisi"... Sadece şunu düşünmek yeterli: "Atatürk bu mücadelede kime güvendi?" Tabii ki yurdunu, topraklarını seven milletine, halkına güvenerek bu yola baş koydu. Silah arkadaşları, bugün rahmetle andığımız, saniye düşünmeden canlarını feda eden "Çılgın Türkler" sahnedeydi o zamanlar. Şimdiki gibi magazinin esiri olmuş bi'toplum değil, kültürlü, bilgili, görgülü, fedakar insanlardık...
Benim kanıma dokunuyor Bu vatanı bizlere gururla bırakan Atatürk'e bizim armağanımız bu mu peki? Başka ülkelerden medet ummak mı? Nereden geldiği, nereye gittiği, kime uşaklık ettiği belli olmayan bi'örgüte karşı başka ülkelerden yardım almak mı? İnanın bu durum, ülkesini seven, Ata'sını seven, ecdadıyla gurur duyan, Ata'sının açtığı yolla, verdiği tavsiye ile muasır medeniyetleri yakalamaya çalışan her insan gibi, benim de kanıma dokunuyor. Bi'Türk evladı olarak bunu ben kabul edemiyorum. Biz tek başımıza hareket edemeyecek kadar aciz bi'durumda olmamalıyız.
Türk ordusu, teknolojisi varken Binlerce km uzaktaki bi'ülkenin sınırımızdaki harekat için bize istihbarat vermesi de bana dokunan bi'başka konu. Mihmandarlar, korucular, o coğrafyanın insanının yanı sıra, hiç de küçümsenmeyecek oranda çalışan Türk ordusu, teknolojisi varken!!! Burnumuzun dibindeki yerlerden kendi istihbaratlarımızın bize her bi'şeyi açıklaması ve bu "duru" gerçeğin üzerine strateji geliştirilmesi, terör örgütü ile yapılacak etkin mücadelede çok önemli... Neredeyiz? N'apıyoruz?