Ayaklarıyla tuvale iz bırakıyor
Bazı insanların başarılarını görünce "Bunu nasıl yapıyorlar?" diye şaşırıyoruz. Hatta bizim "Öff" diyerek yapamadığımız işleri bazılarının kolaylıkla başarması, şaşkınlığımızı daha da artırıyor. Bugün, kolu, bacağı, gözü, kulağı yok diye toplumdan soyutlanan kişilerin fırsat verildiğinde neleri başarabildiğine şahit olacağız. İşte bu başarı abidesi kişilerden biri de Ayşe Işık. Biz kollarımızı, ellerimizi kullanmayı beceremezken; onun kolları yok ama her işini kendisi yapıtığı gibi çizdiği resimlerle değme ressamlara da taş çıkartıyor. Gelin "Hayata engel yok" diyerek hayata sarılan Işık'ın öyküsünü birlikte okuyalım. 5 yaşında buğday makinesine kaptırmış 2 kolunu da ama ailesinin desteğiyle resim yaparak hayata bağlanmış. Tabloları birbirinden güzel. Açtığı ilk sergide 25 tablosundan 11'i satılmış bile. Durur muyum... Çukurova TV ekibiyle Ayşe'yi İstanbul İspirtohane'deki resim sergisinde ziyaret ettim. Konuşkan biri değil... Üstelik mikrofona da yabancı. Zorlaya zorlaya konuşmaya başladık. Gülümseyerek, "Resme çocukken merak sardım ve resim yaparak hayata bağlandım. Çünkü resim yaparken bütün üzüntülerimi, sıkıntılarımı unutuyorum. Yaklaşık 2 yıldır, yarı amatör yarı profesyonel resim yapıyorum. Şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kurs ları'nda resim eğitimi alıyorum" dedi. Yaptığı resimlere baktığımızda, doğa ön planda... Belli ki denize, ağaçlara, yeşilliklere, çiçeklere, dağlara, köy evlerine özlem duyuyor. Ayaklarıyla bizim için çizdiği pembe-kızıl çiçeği seyrediyor, sanki kırlarda koşarcasına fırçayı adeta dans ettiriyor. Tam kendisini resme vermişken yine zorladım: - Resimlerken ne hissediyorsun? - Kendimi ifade ediyorum. Anladım ki daha fazla zorlamak işe yaramayacak. "Durduk yerde bu başarıyı tek başına yakalamamış elbet" diyerek annesi Zeynep Hanım'ın yanına sokuldum. Anlatmaya başladı: "Kızım kaza geçirdikten sonra aslında sadece 6-7 ay ona baktım. Bir gün bir yere gitmiştim. Ayşe bütün gün aç kalmış, kimsenin ona yemek yedirmesini istememiş. 'İleride ben hayatta olmadığım zaman ne yapacak?' diyerek, o günden sonra önüne yemeği koydum ve kendi kendisine yemesini söyledim. Ayşe de zaten azimli bir kız. Her işini kendisi yapmayı öğren di. Her yere tek başına gidip gelebiliyor." Bugün çoğu aile zihinsel engelli, eli-ayağı olmayan ve gözleri görmeyen çocuklarını utanıp eve hapsederken, Zeynep Hanım engelli çocuğuna sıkı sıkı sarılmış. O, kızının hayata tutunması için ne gerekiyorsa yapmış. Böyle annelerin elinden öpmek gerek. Başkasını bilmem. Ben, bu vefakar anneyi yılın annesi ilan ediyorum.