Gücüme gidiyor Aslan gibi delikanlıların, askerlik görevini yerine getirdiği için şehit edilmelerini izliyorum. Yıldız gibi düşüyorlar birer birer. Referandum yapılıyor o sıra. Trilyonlar bir kağıt parçasına sebil ediliyor. Tetiği çeken ellerin sırra kadem bastığı topraklarda, Cumhurbaşkanı'nı halk seçecekmiş! Halkın seçtiği Başbakanlar'ı gördük. Bir de Cumhurbaşkanı'nı görürüz. Ama 20 yaşındaki gençlerin yaşamasını sağlayacak seçimi ne zaman yapacağız? Onu görmek istiyorum.
***
Kekik kokan dağları neden kan kokar bu ülkenin? Umutları ve canı ülkesine adanmış gençlere dadadan yılanlar, nereden alır bu cesareti? İngiltere, Fransa, Amerika çocuklarına aydınlık bir dünya sunar da, biz neden karanlıklar içinde birbirimizi yeriz? Amerika'nın her emrine sadık asker gibi baş sallayan politikacılara neden alkış tutarız hayasızca? Neden gönlümüzün referandumunda aydınlık bir geleceğe atmayız oyumuzu? Neden, neden???
***
Kaç yıldır, Amerika'nın hizmetine soyunan politikacıların yarattığı düzen, sadece kendi askerine meydan okuma gücü vermiştir. Soysuz demokrasi de onlara bu hakkı vermiştir. Ve bugünlere gelinmiştir. Son kaleyi yıkmak için "Amerikan şirketi" kuran gazeteciler ve politikacıları unutacak mısınız?
***
Çocuklarımız ölür sıra sıra... Allah'a emanet ettiğimiz canlarımız, Allah'ı inkar eden teröristlerin kahpe tuzağına düşer.. Onurlu bir nöbetin son yolculuğunda, son fotoğrafına sızmıştır kahraman gülüşleri. İnsanın tam şurasına bir ok saplanır. İrtica, PKK ve Amerikan malı aydınların buluştuğu yerde, teröristleri besler dağlar. İnsanlıktan çıkmış politikanın sustuğu yerde... Ağlarsa analar ağlar.
***
Uyanmalıydık. Birçok televizyonu ve gazeteleri satın alınmış bir ülkenin insanları olarak, geç kalmadan uyanmalıydık. Bakıyorum da, dinle uyuşturulan, alt kültür-üst kültür ve türbanla birbirine karıştırılan bir ülkede, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" çığlıkları atan çoktur. Oysa her asker öldüğünde, gökten bir yıldız düşer yere. Çünkü o yıldızların sahibi yoktur.
***
Oysa bir sahibi olmalıydı bu ülkenin. Amerika'ya ve içimizdeki "işbirlikçilere" meydan okuma gücü!
***
Mustafa Kemal'i unutturanlar... Sizlere kim olduğunuzu da unutturdu ya... En çok bu gidiyor insanın gücüne. 20 yaşındaki çocuklar gözü kapalı ölürken...