Putin-İran ve Türkiye Rusya Devlet Başkanı Putin, Stalin'den sonra Tahran'ı ziyaret eden ilk devlet başkanı. Amerika' nın başını çektiği Batı küresel sermayesinin İran'ı tecrit etmeye ve hatta cezalandırmaya hazırlandığı bir konjonktürde, Rusya'nın bu İranaşkı nereden kaynaklanıyor acaba? Herhalde Putin'in canı, turistik bir ziyaret çekmiş değildir. Bence tam da gününde, küreselbilekgüreşine verilmek istenen bir mesaj var ortada.
***
Putin'in, İran'a giderken Almanya'dan yola çıkmış olması da manidar! Almanya, AB içinde, Amerikancı dünya politikalarına en soğuk bakan ve duran ülke! Bence tarihsel Alman aklı, hafıza tazeliyor ve AB ile nereye kadar gelinebileceğini tamamen görmüş olarak, yeni yüzyılın ve yeni dünyanın dizaynı üzerinde ciddi bir şekilde çalışıyor. Doğu Avrupa Ülkeleri'nde ve Kafkaslar'da Almanlar'ın cirit attığını herhalde bizimkiler de izlemektedir. Ne ki, Almanya'nın dünyanın başına tekrardan tebelleş olacağı büyük bir askeri gücü yok ve oyunu artık buna göre oynuyor. Almanlar'ın muazzam sermayesi ve çalışma disiplini var ama askeri gücü (iktidarı) yok.
***
Rusya'da muzzam doğal kaynaklar ve insan gücü var. İran'da da öyle ve artı tartışılmaz bir kültürel birikim. Ortadoğu'da da politik varlık. Rusya'nın giderek daha da devleşen ve dünyaya ilgisini saklamayan Çin ile ortak askeri tatbikatlar yaptığını ise Afrikalılar bile duydu.
***
Son denkleme bakın: Almanya, Rusya, Çin ve İran!... Son derece sıcak ilişkiler içinde. Avrupa Birliği ise aldığı bunca demokratik mesafeye rağmen kendi halkına henüz AB anayasasını kabul ettirebilmiş değil. Ve gerek devlet yönetimi, gerekse evrensel politikalar açısından muzazzam bir kadrosuzluk çekiyor. (Bakınız Sarkozy örneği!)
***
Geldik, soğuk savaştan sonra dünyayı istediği gibi yönetip, kullanabileceğini zanneden Amerika'ya! Koca yer kürede İngiltere'den başka seveni kalmamış bir ülke! Burnunun dibindeki Latin Amerika kaynıyor. Girdiği Irak'tan nasıl çıkacağını düşünüyor kara kara. Diplomatlarının güvenliğini bile, blackwater isimli paralı çetelere teslim etmiş! Kara kuvvetlerine asker bulamıyor.
***
İşbu yeni yeni burnunu göstermeye başlayan evrensel denklemde, Türkiye gibi bir ülke kendisini nasıl konumlandırmalıdır? Tabii ki bunu cümle aleme ilan ederek değil. Küresel açgözlülüğün politik temsilcileri Bush ve suç ortakları ile mi yoksa yüzlerce yıldır birlikte yaşadığı komşuları ile mi? Türkiye'nin askeri birikimleri, bürokratik devlet hafızası ve tarihsel aklı, denklemdeki tercihini bence çoktan belirlemiş görünüyor. Amerika ile gittikçe gerilen ipler, bunun belirtisi değilse nedir? Koca koca adamlar evcilik mi oynuyorlar?