Peygamber, helal ve haramı gösterir 4."O,onlaraiyiliğiemreder,onlarıkötülüklerdenalıkoyar." Bundan önceki üç şey, Hz. Peygamber'in vasıflarını teşkil ederken, burada onun görevi belirlenmektedir. Bundan sonra ayette yer alan Hz. Peygamber'in görevleri olacaktır. "Onlara" denilirken, hem İsrailoğulları hem de diğer insanlar kastedilmektedir. İyi ve kötü olanı kim belirlemiştir de Hz. Peygamber onları emretmekte ve yasaklamaktadır? Hz. Peygamber'in rasul ve nebi özellikleri gündeme getirilmişti. Bunun ardından neyin iyi, neyin kötü olduğunun Yüce Allah tarafından vahyedildiği gerçeğidir. Birinci derecede iyi, tevhid inancı; kötü de şirktir. Peygamberlerin birinci görevleri budur. Ama iyi ve kötü, ahlaki alan için geçerli olan iyi ve kötü de olabilir. İsrailoğulları ve dönemin Araplar'ının en önemli yanlışları, şirk koşmaları idi. Şirkten uzaklaştırıp onlara tevhid inancını kazandırmak, ilahi eğitimin ilk basamağını teşkil ediyordu.
5."Güzelşeylerionlarahelalkılar,pisşeyleriyasaklar." Güzel şeylerden kasıt, temiz ve hoş olan şeylerdir. Neyin temiz, neyin pis olduğunu din adına peygamber belirleyemez. Peygamber sadece Allah'ın belirlediği, temiz ve pis şeylerin neler olduğunu öğreterek helal ve haram ilkelerini tespit etmektedir. İyi ile kötüyü, güzel ile çirkini öğretip topluma kazandırmak, peygamberlerin görevidir. İyi ile kötü daha çok ahlaki temiz ile pis, fikri ve ekonomik alanda geçerli kavramlardır. Burada sorulacak soru şudur: Hz. Peygamber'in bu özellikleri, Hz. Musa ile ilgili bir konu anlatılırken niçin zikredilmektedir? Bu sorunun cevabını Nisa Suresi'nin 160-161. ayetinde vermek mümkündür: "Yahudiler'in zulmü, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri, kendilerine yasak edildiği halde faiz almaları ve haksız yere insanların mallarını yemeleri yüzünden kendilerine (daha önce) helal kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık." Bu ayetlerden anlıyoruz ki zulüm, "Allah yolundan insanları çevirmek, faiz ve kul hakkı yemek" gibi kötü eylemlerden dolayı bazı helal şeyler Yahudiler'e haram kılınmıştı. Hz. Peygamber, Yahudiler'e bir ceza olarak haram kılınan temiz ve hoş şeyleri helal kıldığından dolayı konu burada gündeme getirilmektedir. Aslında Nisa Suresi'nin 160. ayetinde geçen harremna kelimesini "yoksun bırakmak" anlamında almak daha doğru olacaktır. Bunun anlamı Hz. İsa'dan sonra İsrailoğulları'nı güzel ve hoş şeylerden mahrum, yani yoksun bırakmasıdır.