Buraları yıkılıyo
Gördüğüm o telaşlı kalabalığın çoğu memleket ahalimizden değil. Alman, Rus, Fransız, İtalyan karışık halde paniklemiş vaziyetteler. Acaba otelleri mi yanan? Dumandan ve kalabalıktan hâlâ çözemedik ki alevler nerede? Bahçe gibi bir şeyin girişi var. İtfaiyecilerin arasından ben de dalıyorum. Solda teneke bariyerlerin arkasından geliyor yalımlar. Metruk bir ahşap evmiş. Muhtemelen tinerciler yakmışmış. İyi de bunca kalabalık nereden çıktı?
BALIKÇI SEBAHATTİN Az sonra bir de ne göreyim? Şimdi rastlaştığım kalabalık deminkine on çeker. Ama bunlarda telaş yok, panik yok, endişe yok. Masalara oturmuş seyre dalmışlar söndürme çalışmalarını. Acuk daha yürüyünce gülüyorum kendime. Burası meşhur Balıkçı Selahattin'in dükkanıymış yahu. Ben hep öbür kapıdan geldiğim için burayı orayla denkleştirememişim kafamda.
ÇİROZLAR, KARİDESLER İlk gelen itfaiye grubu kontrolü sağlam sağlamış. "Buraya yönelik tehlike yok" demiş meğer. O yüzden anında fırlayıp kaçanların dışında kalanların hepsi oturuyor oturduğu yerde. Balıklar, salatalar, ahtapotlar, lakerdalar, çirozlar, karidesler bilumum zeytinyağlılar ve gavur kısmına mübarek olmadığı için Ramazan'da alınması günah yazmayan votkalar, rakılar. Sesler birbirine karışıyor: - Hortum topla Memet!.. 2 numaralı vanayı da aç sonuna kadar. - Anlaşıldı komutan. - Karidesiniz jumbo mu olsun efendim? (İngilizce'si) - Yes please. - Mahmut dikkat edin oğlum, hesabı ödemeden kalkan olmasın. - Tamam şefim masalar kontrol altında. - Burayı da hortumla itfaiyeci bey oğlum, alevli çivi bizim fakirhaneye de sıçrar zaar. - Bekir abi sende yedek Anton akü var mı, kamera stoplayacak az sonra. - Yok ama idareten Kanal D'ninkini alırım şimdi.
72 MİLLET ORADA Manzara tasavvur ötesi. 5 metre ötesi yanıyor, 50 metrekare çevre içinde 2 itfaiye aracı su basıyor, 20-25 itfaiyeci ter döküyor, gazeteciler, televizyoncular oradan oraya seğirtiyor, mahalleli ayaklanmış sıçrama olur diye öd kopartıyor, balıkçının müşterisi 72 millet mensupları, bir çatal balıktan alıp, sonra da sakin sakin fotoğraflar çekiyor. Hem de cep telefonları ve benimkinden de sefil küçük makinelerle.
atv HABER O sıra bir mikrofon uzanıyor burnuma. atv'nin gece kameramanı İlhan'mış. "Abi, tekim bu gece. Yabancılara birkaç soru sor da olay aydınlansın" diyor. İş daha bir ciddiye biniyor ya şöyle bir toparlanıp besmele çekiyorum yeniden. Çevreyi tarıyor gözlerim. Kalabalık masalar arasında kafası iyice güzelleşenler var. Hollandalı bir grubu işi başından aşkın itfaiye çavuşuyla hatıra resmi çektirmek isterken görüp şaşırıyorum mesela. Biri tutup çekiyor kolumdan. Beyaz saçlı dev gibi bir adam bu. İngilizce konuşuyor ama Yunanlı'ymış. - Bu da bir şey mi? Bizim oralar 10 gün boyunca yandı geçenlerde.
KİME ÇATTIM BAK HELE Fotoğraf çeken bir yabancı bayanın soğukkanlılığı çekiyor dikkatimi. Fransız dergisinde şef editörmüş. Soruyorum, söylüyor. - Beyrut'ta oturuyorum, Ortadoğu temsilciliği yapıyorum. Benim evim geçen ay 2 kez bombalandı, bundan mı korkacağım? Bu söylediklerimi abartı sananlar oluyordur eminim. Öyleyse dün gece haber bültenlerini izlememişlerdir de ondan. Kim seyretmişse sorun anlatsınlar. Bakın bakalım abartmış mıyım, az bile mi yazmışım.