Ertuğrul Sağlam'ın rütbesi
Sezon başından beri Beşiktaş'taki gençlik ateşini izliyoruz. Ertuğrul Sağlam'ın cesaretinin bedeli olan altın çocukları. Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan, İbrahim Kaş... Taktım yıldızları... Futbolun tahtına tırmanan sempatik prensler. Hepsinin de farklı özellikleri var. Ama onları oynatacak cesaret, ne yazık ki, Ertuğrul Sağlam'dan başkasında mevcut değil. Türkiye'nin sorunu bu zaten. Gençliğe güvensizlik. Ve kişiye özel tercihler! İsviçreli bir gazeteci Zürich maçı sırasında Serdar Özkan'ı işaret etmiş Turgay Demir ve İlker Ateş'e... "Bu çocuk milli takımda mı?" Turgay Demir ve İlker Ateş durumu anlatmış. "Henüz A Milli takımda değil, yaşıtlarının takımında." Milli takımda 35 yaşındaki adamlara gösterilen özenin, böylesine yetenekli ve pırlanta gibi gençlerden neden esirgendiğini biliriz. Serdar'dan daha genç olan, küstah ve şımarık Arda'ya A Milli takımda verilen şansın, Serdar Özkan gibilerine, günü gelince "verilmek zorunda" kalındığını da biliriz. Ayrıcalıklı sistemin bu ülkeden neler çaldığı ortadayken, zaman terazisine bırakıyoruz her şeyi... Bizler bilinçli ve özel seçimlerin adamı Ertuğrul Sağlam gibilerinin arkasında durmalıyız. Sahanın kenarına bakıyorum da, spor adamlığına yakışan bir teknik adam duruşu. Maç sonrası konuşmalarında cümleleri karanfilli. Çiçeklere kan sıçratan adamların el üstünde taşındığı bir ülkede, güzelliklerin yeni mimarını alkışlıyorum. Bu gerçeklerin, Beşiktaş'ın ligde ve Avrupa'da aldığı başarılı sonuçlarla ilgisi yok. Özel teknik adamların, takımlarını şampiyon yapmaktan çok daha anlamlı görevleri vardır. Aydınlık yarınlar gibi... Ertuğrul Sağlam, gençlere güvenin sembolü ve efendiliğiyle, şampiyonluktan çok daha anlamlı imzalar atmıştır. Üstelik yolun henüz başında. İmparatorların kralların bol olduğu bir ülkede. Ertuğrul Sağlam, yüreklerde alıyor rütbeyi. "İnsan" yanıyla...
***
Kiralık katil ücreti
Trabzon'daki sportif cinayetin karşılığında verilen karar, ülkedeki bütün futbol takımlarından tepki görmesi gereken bir karardır. Her taraftarın bu tepkiye eşlik etmesi zorunludur. Konuşması gerektiği zaman susanlar, bir günaynı silahın kendilerini vuracağını da bilmelidir. Çünkü şiddetin dozu heryıl artıyorsa, sebebi adaleti gerçek anlamda uygulamayan şahıslar ve suskun kalanlardır. Futbolu politik güçlerin maşası yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Yoksa bu gidişle futbolun beynindeki ur, durduğu yerde durmayacaktır. Büyük adamlar tarafından destek gören futbol terörü her yıl biraz daha palazlanacak ve yarından sonra "kiralık katillerin" ücretine bakacaktır mesele. Kullanılan silah Magnum değilse... Mesele olmayacaktır zaten!
***
Nobre gibileri...
Türkiye'ye gelmiş en zarif yabancı Hooijdonk'tur. Daum tarafından son dakikada sahaya sokulacak kadar üzerine oynanan bir adamın, bir saniyelik hizmette bile kusur etmediğini gördük. Şimdi Nobre'yi görüyoruz. Ertuğrul Sağlam'a meydan okuyan, Zurich maçında son dakikada oyuna girmeyi reddeden adamı. Nobre gibi mazisi yırtık olanlar pek yama tutmuyor...
***
Yöneticilik görevi
Kuralar çekildi. Kendilerini Şampiyonlar Ligi'nde gören takımlarımızın, hiçbir takımdan yana dert yanmaya hakları yok. Şampiyonlar ligi, büyük düşünen takımların yeridir. Her yıl masalı yarım bırakmaktan bıkan taraftar kitleleri varken, eksikleri onarmak zımba gibi takım yaratmak her yönetimin asli görevidir.
***
Mehmet Yıldız...
Sivassporlu Mehmet Yıldız'ı üç yıldır izliyorum. Zımba gibi bir genç. Hem delici, hem vuruş tekniği yüksek. Bugüne kadar büyüklerle anılmayışına da şaşırıyorum. Şimdi başı sıkışanların ilacı gibi duruyor. Geciken mektuplar ihaneti saklar.
***
Günün adamı Deniz Barış
Bir babanın çocukları için bestelediği en güzel şarkıdır sevgi.
Üstelik o çocukların annesi yitirildiyse... Hayatının en zor savaşından başı dik çıkan bir adamın, sahadaki duruşu "onurlu emekçi" duruşuysa, Deniz Barış alkışlanmayı iki kez hak ediyor.
***
"Not defterim"
Taraftarları tahrik edip, kendimizi tokatlattırdığımız ve futbol kamuoyunu meşgul ettiğimiz için özür diliyoruz. (Mecnun ODYAKMAZ)
Bu federasyon karşısında, hakkınızı korumayı başaramadığımız için, bizler de sizden özür diliyoruz.
***
Bu saatten sonra hiçbir hakem liglerimizde maç tatil edemez. (Metin TOKAT)
Sizleri yönetenlere karşı, zamanında dik durmayı başarabilseydiniz, bugünlere gelinmezdi...
***
Alın terimiz çalındı. (Nuri ALBAYRAK)
3 puan bazen hiçbir şeydir Sayın Başkan. Ama başkan duruşu çok şeydir!