Arda'yı kazanmak için
Türkiye topraklarındaki belki en yetenekli genç Galatasaraylı Arda! Rakibin başını döndürecek kadar yetenekli birinin, başını şöhret döndürüyorsa, Galatasaray'ın yönetim sorunu, Arda'nın da şımarıklık sorunu vardır. Arda'nın geçen sezon Galatasaray'ın Gaziantep'te yenildiği maç akşamı, Bebek'de bir barda kız arkadaşıyla eğlendiği bir gece var. Gecenin yarısında kız arkadaşını usulca yanından gönderip, bar çıkışı kapıda kendisini bekleyen gazetecilere, "Sizin geçtiğiniz yollardan ben çoktan geçtim, beni yakalayacağınızı mı sanıyordunuz?" açıklaması bugünleri doğurmuştur. Önceki günkü açıklamasına bakın. "Perşembe günü yine o bardayım, gelip çekebilirsiniz." Şımarıklıkla beşik kertmesi yapmış besbelli. Arda'nın kendisine dikkat etmesi ve profesyonel bir kimliğe bürünmesi zorunludur. Aldığı paranın, giydiği formanın bedeli bunu emreder. Arda'nın sadece saha dışında değil, saha içindeki tavırlarında da, sportmenliğe yakışmayan davranış biçimleri mevcuttur. Rakibe attığı kafa, dilinden dökülen sözcükler ve değişen yürüyüş biçimi, "gençlik ateşi mazeretiyle" geçiştirilmenin çok ötesine taşmıştır. Bunların sebebi, Galatasaray'a egemen olan bitirim futbolcu pozlarının bu takımda kökleşmesidir. Hagi'den sonra başlamıştır bunlar. Hasan Şaş, Galatasaraylı gençlerin önündeki en berbat resimdir. Sabri'nin tavırları, hiçbir dönem bir Galatasaraylı yönetici tarafından eleştirilmemiştir. Aksine sırtı sıvazlanmıştır. Galatasaray'ın kaybettiği maçlardan sonra, yöneticilerden çok futbolcuların çenesi düşüyorsa, kimse suçluyu yanlış yerde aramasın. Arda'yı kazanmak, kaybetmekten daha kolaydır. Ama sportmenlikten yana tavır almayan yöneticilerin, Arda'yı kazanmak için önce ruhlarındaki kalıntıları temizlemesi şarttır. Yoksa takım içindeki ilham perileri, genç bir delikanlının beyninde "betona atılmış imza gibi" durdukça, Arda da yerinde duramayacaktır. Futbol sahaları, nice yetenekli genci çok kolay yolcu etmiştir. Onlar hala o barlarda, resimlerinin çekilmesini bekliyor.
***
Fatih Tekke'nin ağabeyi
Önceki gün Milliyet Gazetesi'nde okudum da, şaşırıp kaldım. Fenerbahçe'nin kadrosuna katmak için uğraştığı Fatih Tekke'ye ağabeyi Mehmet Tekke tarafından tehdit geldi. "Fenerbahçe'ye gidersen, kardeşim yok derim. Seni kardeşlikten silerim." Bunun nedenini de açıklamış. "1996 yılındaki şampiyonluk acısı hala yüreğimde..." Ne olmuştu o yıl? Fenerbahçe, Trabzon'u sahasında yenip şampiyon olmuştu. Tribündeki Trabzonspor taraftarları da Fenerbahçe'yi alkışlamıştı. Her Fenerbahçe maçında, Trabzonspor taraftarını galeyana getiren duyguların nasıl körüklendiğini de öğrenmiş bulunuyoruz. Galiba Mehmet Tekke gibilerinden o tribünlerde çok var. Bükemedikleri bileği sıkmayı hala öğrenemeyenler...
***
Kahramanlar geçidi
Milli takımın Romanya karşısındaki futbolu, daha önce oynadığımız eleme maçlarından farklı değildi. Bunlar büyük takım futbolcularına gösterilen özenin ve ayrıcalığın bedelidir. Biz davayı İsviçre maçından sonra kaybettik ama "minyatür bir ihtilal" bile yapamadık. Şimdi tepe tepe kullanıyoruz o kahramanları (!)
***
Nobre'nin arkası
Nobre'nin Kasımpaşa maçından sonra Ertuğrul Sağlam'a gösterdiği kabalığa, yönetim para cezası verecek. Para cezası kolay affedilir, bir gole bakar. Nobre'yi arkadan itekleyen adamlardır asıl mesele! Ertuğrul Sağlam'ı yakarsa onlar yakar!
***
Harika bir sınav(!)
Turgay Demir, İstanbulspor'da futbol oynarken, sarhoş bir kaptanın ezdiği Beckham Rıdvan'ın hastane masrafları için, haciz gelen ailesine bir destek yazısı yazdı. Futbolcuları yardıma davet etti. Futbolculardan ses çıkmadı ama birçok vatandaş olaya kendi derdi gibi baktı. Futbolcuların kültür, vicdan ve sorumluluk payları adına harika bir sınavdı doğrusu. Ve yine sınıfta kaldılar.
***
Sivasspor'a ceza
Trabzon'daki saha içindeki olaylar için Sivasspor'a verilen 250 milyarlık ceza, Türk futbol tarihin en karanlık gecelerine bile verilmeyen cezadır. Amaç Trabzon'a verilen cezayı dengelemekse... Bu ülkede ya adaletin adı değişmelidir. Ya da adaletin temsilcileri...
***
Not defterim
Trabzonspor'la karşı karşıya geleceğimi bildiğim halde, bombayı kucağıma koydum. (Haluk ULUSOY) Trabzon denince, ağzınızdan ya Magnum lafı çıkıyor, ya bomba. Sizde karanfil yok mu?
***
En iyi 10 numara Emre Belözoğlu'dur... (Gheorghe HAGI)
Evet. İşaret parmağıyle rakibe sövmekten her zaman 10 puan alır.