Taşı sıkmak
Siz çağırdınız çölü, o da geldi. Aşkın suyu küflenirken, susuzluk aklınıza bile gelmedi. Suyu sadece yokluğunda hatırladınız. Sulu esprilere gülerken, oy verdiğiniz adamları sudan sebeplerle baş tacı ederken... Can suyunuz kururken, aklınız neredeydi?
*** Çıkarlarınız için her yol Ankara'ydı, itiraz etmediniz. Adalet teklerken, sadece kendi çeşmenizi düşündünüz. Şehirleriniz yağma edilirken, ağaçlar kökünden kesilirken, laf göllerinde yüzdürülen politik kelimelere tutundunuz. Bizlere "Eller yukarı" diyen hayat, sizleri teğet mi geçecekti yani? Birbirimizi bir kaşık suda boğmak için, en uygun zamandayız. Kaşığımız var da, suyumuz mu yok?
*** Sular kurudu, çakıl taşları bile yosunsuz artık. Sular çekilirken, aslında hayat çekiliyor. Aldırmayın, biraz da kederle doldurun bardaklarınızı. Nasılsa gözyaşı şişeleri yakın bir gelecekte, büyük para edecek!
*** Neyse, kuraklık düğün hazırlığındayken, sizler de hazır olun. Merak etmeyin, alın teri kurak topraklarda iz bırakır, yol gösterir. Helalinden yolları. Kendi çıkarlarınız için yağma ettiğiniz gerçeklerle, yüzleşmenin zamanı geldi. Artık devir değişti. Şimdi taşı sıkıp, suyunu çıkarmak zamanı.
|