Yeni azınlıklar
Çocuktuk, yalınayak düşlerin kapısında sömürge aksanıyla konuşurduk, kendimizi "azınlıkta" hissettiğimiz için belki. Aslında çoktuk, herkes birbirine benzerdi yoksulluğun bereketinde. Ağaçlarda incir, karadut, şölene otururduk dalların üzerinde. Islığımızı cebimize koyar, öyle geçerdik mezarlıklardan. Karnelerimizde hal ve gidiş pekiyi. İkikişidenbiri, diğerine elini uzatırdı. Biz mi iyiydik acaba, zaman mı iyi!
***
Gençtik, toprak çanaklardan güneşi içtik. Hepimizde sendikalaşma hevesi başladı. İşçilere işçilik etmek için, boyumuzdan büyük davaların peşine takıldık. Davullar, halaylar, üretici güçlerin gelişmesine kurulan hayaller. Ne çok severdik, solgun fener ışıklarıyla, grev gecelerinde yatmayı. Barlarda eğlenmeye alışacak vaktimiz olmadı hiç. Bir türlü öğrenemedik, baba parasıyla göbek atmayı.
***
Büyüdük, gerçeklerin farkına vardık, iş işten geçti. Canilerini sakladı cinayetler, failler meçhul olmayı seçti. Bir infaz beklentisindeydik, dilimizde melankolik türküler. "Ben doğdum doğalı buralıyım." Cenkler tarihinden vazgeçti işçiler, arkasını döneni vurdular, gözlerimle gördüm. Görmeseydim ben de ölürdüm, hâlâ yaralıyım.
***
Başkaları için yaşamaktan kendimizi düşünmeye fırsatımız olmadı. Galiba yol da bitti, bizlerin umutlarıyla birlikte. Bir ömrü tükettik, başkaları için yanarak. Şimdi vukuatlı nüfus örneğimiz hazır! "Yeni azınlıklar" olarak!