Servet sorgulanır mı?
2002 seçimlerinden önceki cumartesi günü 'nereden buldun' sorusunun sorulup sorulmaması konusunu yazmışım ve seçimden çıkacak iktidara bu sorunun gerekliliğini anlatmaya çalışmışım. Yazının bir paragrafı şöyle: "Nereden buldun sorusu yalnızca bir vergi uygulaması değildir. Aynı zamanda suçların önlenmesinde önemli bir araçtır. İnsanlara servetlerinin hesabının sorulmaması, 'yapanın yanına kâr' kalmasına yol açar. Bu sorunun sorulmamasını istemek, dürüst olanların diğerlerini zengin etmesini istemektir. Ülkenin bütün yükünü dürüstler çeksin, rüşvet, talan yolsuzluk devam etsin demektir."
Malvarlığısorulamıyor Seçimden sonra kurulan hükümet bunun tam tersini yaptı, 'nereden buldun' sorusunu kaldırdı. Maliye Bakanı'nın "dürüst insana servetinin kaynağı sorulmaz" dediği açıklama herkesin aklındadır. Ama biz dürüst insanın yüzünden, hem de ilk bakışta nasıl anlaşıldığını bir türlü anlayamadık. Bugüne geldiğimiz noktada hayatlarında hiçbir iş yapmamış insanların nasıl zengin olduklarını, milyonluk evler aldıklarını görüyor, bindikleri arabalara nasıl benzin yetiştirdiklerini anlamaya çalışıyoruz. Malvarlığını nereden buldukları sorulamıyor. Yarın yine seçim var. Bu seçimden verginin önemini ve ciddiyetini bilen ve insanların artan servetlerinin nereden geldiğini sorma niyetinde olan bir iktidar çıkmasını diliyorum. Artan servetin hesabının sorulması hem verginin daha adil olmasını sağlar hem de rüşvet, silah, uyuşturucu ticareti ve benzeri yollarla kazanılan paraların tespit edilmesine yardımcı olur. Yoksa kimsenin niyeti kimsenin temiz yoldan para kazanmasına engel olmak değil.
Başkaülkelerdevarmı? Gelişmiş ülkelerde bırakın servetin sorgulanmasını, kaynağı gösterilmeyen parayla ev alamazsınız. Hele evin değeri milyon falansa o paranın temizliğini kanıtlamak epey de zor olur. Bütün ödemeler banka sisteminin içinden geçmek zorundadır. Kimse sizden binlerce dolar, euro vs'yi nakit olarak almaz. Bunun için her servet zaten mercek altındadır. Servetin kaynağını sormayan ülkeler 'muz cumhuriyeti' denen ülkelerle mafyanın hakim olduğu ülkelerdir. İsviçre ise kendisine ekonomik olarak iki alan seçmiş. Biri saatçilik, diğeri dünyanın kara parasının kasalığını yapmak. Bunu bir faaliyet alanı olarak seçmiş. Niyeti kendi vatandaşın kara parasını aklamak değil.