Kazandığından çok harcayınca
Siz hiç sürekli kazandığından çok harcayıp da en sonunda "Yandım aman" demeyen aile gördünüz mü? Düşünün bir kere, yıllık geliriniz 40 bin lira, harcamanız 45 bin lira. Aradaki 5 bin lirayı borçlanıyorsunuz. Bu borca da faiz ödüyorsunuz. Diyelim ki faiz oranı da yüzde 20. Bu durumda borcunuz harcamadan dolayı her yıl 5 bin lira artar. Bir de bunun faizi var. İlk yıl 5 bin lira için bin lira faiz işler. İkinci yıl sadece borçtan dolayı 2 bin lira işlerken bir de faizin faizi olacağı için 200 lira da oradan gelir. Bu ailenin yapacağı borcun faizi diğer bütün ailelerin ödediğinden daha yüksek olur. Borç para bulsa bile daima yüksek faizle bulur. Borç sarmalının içine giren aile de genellikle borç buldukça istikrarlı olduğunu, kendisinin değerli olduğunu, onun için kendisinin borç bulabildiğini sanır. Oysa borcu arttıkça kendisine borç verenler daha hırslı, yüksek faizi ve riski sevenlerdir. Üstelik acımasızdırlar. Böyle bir ailenin kapısında hacizler dayanıp da her şeyi satılmaya başladığında, aile yine de kendisini suçlamaz. Başkalarını suçlar. Bu durumda olanların sayısı az değil. Görmek için çevrenize şöyle bir bakmanız yeter.
Cari açık neyle kapanacak? Bir ülkenin döviz girdileri ile döviz çıktıları arasındaki farka cari açık deniyor. 2005 yılındaki açık 23, 2006 yılındaki 32 milyar dolar. 2007 açığı da en az 32 milyar dolar olacak. Peki bunlar neyle kapanacak? Sıcak para ile, yüksek faizli para ile. Bunun sonucu, açığın daha da artması. Pakistan borçlarına yüzde 6 faiz öderken, biz yüzde 20 ödüyoruz. Gittikçe batıyoruz. Durum, anlattığım aileden farksız. Ama bazı 'hoca'lar halen televizyonlarda Türkiye çok istikrarlı olduğu için döviz geldiğini söylüyor. Üniversitede 'Türkiye İktisat Tarihi' dersinde hoca, Osmanlı'da gemi yapımına uygun orman olmadığı için denizciliğin istendiği gibi gelişemediğini söyledi. Daha sonraki bir derste de Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın isyan nedenlerinden biri olarak, Suriye ormanlarını gemi yapımında kullanmak için Suriye Valiliği'ni de istemesi ve Osmanlı'nın bunu kabul etmemesini gösterdi. Ben de iki derste söylediklerinin çeliştiğini belirterek, bunu nasıl açıklayacağını sordum. Beni sınıftan kovdu. Şimdi ben sınıftan tekrar kovulmayı göze alarak bu hocalara siz okuyucularım adına soruyorum: Allah aşkına hoca, Türkiye madem bu kadar istikrarlı, bu kadar güvenilir, neden en yüksek faizi ödüyoruz? Ben mi yanılıyorum, siz mi halkı yanıltıyorsunuz, tek kelimede lütfen!