Sağlıkta devrim
Türkiye'de hekim açığı var. Sağlık Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bazı rakamlar verdi. Özelde, kamuda, vakıf üniversitesinde çalışan toplam 100 bin hekim mevcut. 2006 yılı istatistiklerine göre, bu 100 bin hekim, yılda 330 ilâ 350 milyon muayene yapıyor. Dolayısıyla bir hekim en iyi durumda, günde 35 hastayla karşılaşıyor. Cumartesi, pazarları ve tatilleri hariç tutarsanız, kolaylıkla 50 hastadan söz edebiliriz. "Öyleysenedenyenitıpfakültelerikurulup,dahafazlahekimyetiştirilemiyor" diye sorduğumda, bunun izninin YÖK'ten çıkması gerektiğini öğrendim. Eğer Türkiye'de doktor sıkıntısı varsa, eğer bir hekim günde 50 hastaya bakmak zorunda kalıyorsa, burada YÖK büyük sorumluluk taşıyor. "Yeterliöğretimüyemizyok" itirazını yapıyorlarmış. Oysa, Avrupa'da 1 öğretim üyesine, 11 öğrenci düşerken, Türkiye'de, tıp fakültelerinde, 1 öğretim üyesine sadece 4 öğrenci isabet ediyor.
***
Hükûmet, SKK ve BağKur'lulara, sevksiz üniversite hastanelerinde tedavi imkânını açtı. Aynı şekilde isteyen, sağlık karnesiyle özel hastanelerde de tedavi görebiliyor. Eskiden, Keşil Kart sahipleri ayakta muayene edildikleri takdirde, eczanelerden ilâç alamıyorlardı. Yatanlar ise sadece, hastanenin eczanesinden ilâçlarını temin ediyordu. Şimdi, istedikleri eczaneden ilaçlarını alabiliyorlar; bu, 13 milyon kişiyi ilgilendiriyor. SSK'lılar, SSK hastanelerinde kuyruğa girip ilâç alıyorlardı yahut da dışarıdan, az sayıdaki anlaşmalı eczaneden ilâçlarını temin edebiliyorlardı. Şimdi ayakta tedavi görse dahi, her SSK'lı reçetesiyle serbest eczaneden ilâcını alabiliyor. Bu da bakmakla yükümlü olduğu insanlarla birlikte 35 milyon kişiyi ilgilendiriyor. "AK Parti'nin neden oyu hâlâ % 40'larda?" diye düşünenler, yukarıda anlattıklarımı bir daha okusunlar.