Babadan kalan ipotekli ev Babam öldü, vergi dairesine aslı 6 bin lira olan 30 bin lira borcu var ve bu borçtan dolayı babamdan kalan ev ipotekli. Annem ve bir kardeşim var. Ne yapabiliriz? * Vergi borcu deyince vergi dairesine ödenmesi gereken vergi ile bağlantılı her türlü borç akla gelir. Vergi borçlarının üç türü vardır. Bunların ilki, verginin aslıdır. İkincisi de faizidir. Çünkü ödenmesi gereken vergi zamanında ödenmemişse buna değişik adlar altında faiz işler. Üçüncü olarak da vergi cezaları vardır. Borçlunun ölmesi durumunda, vergi cezası düşer. Yani ölenin adına kesilmiş olan cezaları mirasçıları ödemez. Ama mirasçılar vergi aslı ile faizini ödemek zorundadır. Mirasçıların bu borçlardan kurtulmalarının iki yolu vardır. Ödemek veya mirası reddetmek. Eğer ölenin borcu mal varlığından fazla ise mirasçılar ölüm tarihinden itibaren 3 ay içinde mirası reddedebilir. Siz babanızın borcunuzun niteliğini yazmamışsınız. Ama vergi dairesi ölümü bildirmeniz üzerine vergi cezası borcu varsa zaten o borcu siler, ipotek miktarı da ona göre azalır. Babanızın borcunun tamamı asıl ve faizdir. İçinde ceza varsa vergi dairesinden düzeltilmesini isteyebilirsiniz. Borcu başka türlü ödeme olanağınız yoksa evi satarak borcu ödeyip kalan kısmı ile yeni bir ev alma ya da başka bir şekilde değerlendirme yoluna gidebilirsiniz. İpotekli evi vergi dairesi icradan satarsa ve sizin kendinizin alacak durumunuz yoksa değerinin çok daha altında bir fiyata satılır ve siz zarar edersiniz.
Küçük borç büyük engel Kazandığımız ihalenin sözleşmesini vergi dairesine ihale tarihinde 14 YTL borcumuz olduğu için yapamadık ve geçici teminatımız yandı. Bu nasıl iştir ki, devlet milyonlar tutarındaki borçla 14 liralık borcu aynı tutuyor? Üstelik onu da öğrenince hemen ödemişiz. * İhale mevzuatı gereği ihaleye girerken vergi dairesinden "Borcu yoktur" yazısı isteniyor. Burada amaçlardan biri, kamu borçlarını ödeme alışkanlığı olmayan firmalara kamu işi vermemek. Diğeri de borçlarını ödeyemeyen firmanın işin finansmanını sağlama olanağı olmayacağı için işin yapımını daha baştan tehlikeye sokmamak. Doğal olarak 14 lira borcu olanla milyonlarca lira borcu olan aynı tutulmaz. Ama ihale mevzuatı yapılırken bu ayrım dikkate alınmamış. Özellikle de küçük, her zaman ödenebilecek tutarlardaki borçlar dikkatten kaçtığı için küçük borçlar daha çok sorun doğurur. İhale mevzuatında değişiklik yapılarak belli bir tutarın, örneğin 100 liranın altındaki borçların dikkate alınmaması sağlanabilir. Gelir İdaresi'nin öteden beri iyi niyet yaklaşımı göstererek yaptığı bazı uygulamalar vardır. Gelir İdaresi'nden de bu bağlamda belli bir tutarın, örneğin yine 100 liranın altındaki borçlar için ödenmek koşuluyla "Borcu yoktur" yazısı vermesi beklenebilir. Ama dediğim gibi mevzuat açık ve sınır yok. Bu nedenle vergi dairesi "Borcu vardır" yazınca, isterse borç bir kuruş olsun, ihale komisyonu o borcu yok sayamaz. Burada firmaların daha dikkatli davranmaları ve "Nasıl olsa borcumuz yok" diyerek "Borcu yok" yazısını almayı ihaleden sonraya ertelemek yerine ihale dosyasını hazırlarken vergi dairesine de bir uğranırsa bir şey kaybedilmez. Borcun işe engel olduğu bilinirken ilkeli davranmak gerekir. En doğru ve gerçekçi çözüm ihale mevzuatına dikkate alınmayacak borç sınırı koymak. Ama mevzuatta hükmün amacı aşan bir hüküm olması ihmali haklı kılmaz.