Top artık halkta
Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, 15 günlük ikinci inceleme süresini doldurarak, Anayasa değişikliğini halk oylamasına sundu. Yapabileceği engellemenin azamisini gerçekleştirdi. Şimdi referandum süreci başladığına göre, bunu yarıda kesmek ve Meclis'in halka devretmek istediği bir yetkiyi "Şeklen Anayasa'ya aykırı bir durum var" diye geri almak, acaba nasıl bir tepki doğurur? Üstelik şeklen hata, sadece değişiklik paketinin 1. maddesine 367 değil 366 oy çıkmasıyla sınırlı. Anayasa'nın 148. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin şeklen denetimini 3 hususa bağlıyor: 1) Teklifin yeterli çoğunlukla yapılması, 2) Oylama çoğunluğuna ulaşılması, 3) İvedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulması; yani iki müzakere arasında 48 saat bırakılması. Aynı maddede, kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığının incelenmesi biçiminde açıklanıyor. Bugüne kadar Anayasa değişikliklerinde, sadece, 330'un altında kalan maddeler paketten düştü; her zaman nihai oylamada, 367'ye ulaşılıp ulaşılmadığına bakıldı. Ama deniliyor ki: "Bu, Anayasa değişikliği teklifinin, Meclis'te, vetodan sonra ikinci görüşülmesi. Anayasa değişikliğine ilişkin 175. maddenin 3. fıkrasında ise "Meclis, geri gönderilen kanunu üye tam sayısının 3'te 2 çoğunluğuyla aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanı bu kanunu halk oyuna sunabilir" hükmü var. Dolayısıyla 3'te 2 çoğunluk her madde için geçerli. 1. madde, 366'da kalmasına rağmen, paketten düşürülmemiştir. Dolayısıyla, oylamada öngörülen çoğunluğa ulaşılamamıştır, vs.. vs..." Anayasa değişiklikleri de, kanunların taboldukları esaslara bağlı. Dolayısıyla, 148. maddede belirtildiği gibi, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığının incelenmesi önemli. Üstelik teklifin 1. maddesi, bambaşka bir konuyla, seçimlerin 4 yılda bir düzenlenmesiyle ilgili; Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi konusunu kapsamıyor bile. Halk, sandıkta şuna bakacak: Bir tarafta, Meclis iradesini, Anayasa Mahkemesi iradesinin vesayetine sokmaya çalışanlar; diğer tarafta "Çözüm millettedir" diye halka koşanlar. Anayasa Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verirse, tartışılır bir konuma düşmeyecek mi? Hele hele, sadece Sezer'in atadığı üyeler aynı istikamette karar veriyorsa ve zaman zaman Genelkurmay bildiriler yayımlıyorsa, biz hukukun üstünlüğü sağlanıyor diye nasıl müsterih olacağız?