Hani fetih ruhu
Yarın 29 Mayıs Salı ve İstanbul'un fethinin yıldönümü... Uzun süren muhasaranın ardından, bir Salı günü Türkler'in eline geçen İstanbul'a giren FatihSultanMehmet'in Bizanslılar'a seslenişi şayanı dikkattir. Beraberindeki ilim adamları ve devlet erkanı ile Topkapı'dan şehre girip Ayasofya'ya ilerleyen Fatih, korkudan ağlayarak yerlere uzananların arasındaki patriğe şöyle der: "Ayağakalk!BenSultanMehmet,sanavearkadaşlarınavebütünhalkasöylüyorumki,bugündenitibarenhürriyetinizvehayatınızdanendişelenmeyiniz.Herkesinancındaveyaşantısındaserbesttir,eşittir." Bizans halkının şaşkın bakışları arasında fermanlarını da peşpeşe ilan edip herkesin evine dönmesini, mal, can ve din konusunda endişe edilmemesini duyurur.
Oasaletkalmadı Çağkapatıpyenibirçağaçanatalarımız,iştebukadarasilvenecipti.Buyüzdendekalıcıvebüyükdevletoluşturdular. Bugüne baktığımızda, o muhteşem medeniyetten eser kalmadığını üzülerek görüyoruz. Atatürk ile devam eden o asil duruşların, küresel işbirlikçilerle yok edildiğine şahit oluyoruz. Lafa geldiğinde "OğlumFatih'inİstanbul'unfethettiğiyaştasın" diyenlerin bile, gençliği "Adam" yerine koymadığını üzülerek izliyoruz. O güzel insanları şükranla anarken, "Fetihruhunasahibiz" siyaseti yapanların, şu güzel beldeyi ne hale getirdiklerini de ibretle görüyoruz! Önce gecekondu yığınına çevirdiler, sonra obez şehire döndürdüler. Bir süredir de Oferler'e ve bilmem kimlere pazarlamakla meşguller! Trilyonlara mal olan laleleri dikip kumanya paketleri dağıtmakla İstanbul'a hizmet etmeyi siyasetleştirdiler. Fetih ruhu, sayelerinde şirket ruhu mu oldu ne dersiniz?