Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 19 Mayıs 2007  
Yazar Arşivi

Kumar tüm kötülüklerin anasıymış!

Geçen haftasonu Kıbrıs'taydım. Neden diye merak edenlere; ağustosböceğiniz yaz sezonunu açtı da ondan! Dostluk ve muhabbetin, müzik ve iyi yemeğin olduğu her yerde ben mevcudum.
Tanıştığımız dönemde başarılı bir yapımcıyken (kendisi her ne kadar başka başka işlerle bir hayli meşgul gibi gözükse de, bu mesleği halen başarı ile icra etmektedir) senelerdir tıpkı bitmek bilmeyen bir senfoni gibi süren Popstar'da laf cambazlığı yapmaktan mıdır, yoksa üç assolistin ortasında kalmaktan mıdır, bilemiyorum... Son dönemde tıpkı onlar gibi şehir şehir hatta şimdi de ülke ülke şarkıcı şantöz gibi dolaşmakta olan bir dostunuz varsa, el mahkum peşinden siz de sürükleniyorsunuz işte. Dikkat ederseniz, Armağan'a çok sarf etmediğim bir kelime ile sesleniyorum. O benim gerçekten de canım dostum. Son dönemde iyiden iyiye kabakçiçeği gibi açılmış gibi gözükse de, o hâlâ bizim için muzip bir çocuktan farksız. Televizyonun karşısında çocukları bırakmanın çok sağlıksız olduğunu biliyorum, hatta yetişkinler için bile tehlike arz eden bir makinedir. Ama hukuk okuyup işsiz kalan bir adamın (hele ki parası da yoksa), TV seyretmekten başka bir şansı var mıdır?

TESADÜFLER VE ARMAĞAN
Bizimki durumu o dönemde bir hayli abartıp televizyonsuz dakika geçirmez olmuş. Tamamen tesadüf sonucu kamera arkasında işe başlayan Armağan Çağlayan, yine büyük tesadüfler sonucu Popstar'ın jüri koltuklarından birinde bulmuş kendini ve neredeyse 3-4 senedir o koltuğu işgal ediyor. Kimseye devredecek gibi de gözükmüyor. Yanından kimler geliyor geçiyor, bizimki oraya kazık çakmış misali hep oturuyor. Otursun, gözümüz yok da şimdi de yeni yetme üvertür misali ekstradan ekstraya koşuyor. Hatta arada şarkı da attırıyor. Pes artık. Pes vallaha! Son olarak Kıbrıs'ta İbrahim Tatlıses sahne almadan önce, kendisi sahnede boy gösterdi. Ee ben durur muyum, hem İbrahim Tatlıses, hem Armağan. Hemen bir bilet aldım. Arkamdan da Emel'i (Müftüoğlu) ve çok eski dostum Tunç'u sürükledim.

STELYO İLE NOSTALJİ
Kendisini magazin dünyasından tanısanız da tuhaftır ki, Armağan'ın tersine televizyonla başlayan meslek hayatını; menajer ve organizatör olarak devam ettiren Stelyo Pipis de oradaydı. Stelyo ile geçmişi konuştuk, neşelendik. Beni televizyona ilk çıkaran ve bunun için de bana ciddi ciddi dil döken kişi, Stelyo'dur. O dönemde "Ben televizyona çıkamam ki!!" diye ağlayarak, ite kaka adım attığım televizyon dünyasında, şimdi laf cambazlığı yaparak para kazanıyorum. Düşününce Stelyo'ya çok şey borçluymuşum aslında... Efendim gelelim sadede: Kıbrıs'a gidiş nedenimiz, bol bol güneşlenip yüzmekken, bizi fırtına ve yağmur karşıladı. Ne şans değil mi? Bizi otelimize götüren şoförümüz, bu yağmuru haftalardır görmediğini söyleyince sinir tepemize çıkmasın da ne olsun! Otele vardığımızda dualarımın pek de karşılık bulmasının mümkün olmadığına, yastığımın üzerine bırakılmış hava tahmini notundan sonra, emin oldum.

GÜNEŞİN İNADI TUTTU
Manasız bir tempoyla yaptığım spor ve dans derslerim sonucu vücudum bitkindi. İşte bana güzelce uyumak için fırsat. Hem belki uyanınca güneş çıkmış olabilirdi. Ama güzellik uykusu yetmiyor, bu vücut güneş istiyor, tuzlu denize kendini bırakmak istiyor. Nafile, güneş açmıyordu. Olsun varsın, "Yağmur yağıyor şıpır şıpır, yarabbi şükür şükür" diye Göksel'in şahane mi şahane şarkısını mırıldanarak lobiye iniyorum. Bir köşede İbrahim Bey'i görüyorum, şortunu tişörtünü çekmiş, kendi halinde oturmuş bulmaca çözüyor, üstelik gözünde okuma gözlükleri tuhafıma gidiyor. Milyonları peşinden sürükleyen bu dev adam orada öylece oturmuş, sadece ve sadece bulmaca çözüyor. Arada bir hayran olduğumuz kişilerin de etten kemikten yaratıldığını unutuyoruz sanırım. Tüm ekip toplanıyor yemeğe gidiyoruz. Yağmur cama vururken, karnımız tok, keyfimiz yerinde.

İBO'DAN JEST
Özlemişim arkadaşlarımı, dostlarımı. Akşam oluyor, Armağan sahneden iner inmez İbrahim Bey çıkıyor. Gözünde okuma gözlükleri yok. Bu kez şort değil jilet gibi takım elbisesi, mendili, kravatı ile damat gibi gözüküyor. Sahnedeki başarısını konuşuyoruz Emel ile. Eğlendirmekten ziyade çok eğlenen bir sanatçı var sahnede. Saz ekibi belki de Türkiye'nin en iyisi, onlar da keyifliler, eğlenerek yapıyorlar işlerini. Bir ara İbrahim Bey benim için 'Mutlu Ol Yeter'i söylüyor, ölebilirim keyiften. Şanslıyım, İbrahim Tatlıses'i birçok kez canlı canlı seyredebilmiş olmaktan dolayı. Çok eleştirilen biri o, hatta yeri geliyor ben bile kendi kendime çok söyleniyorum gıyabında. Ama her şey bir yana sesi, yorumu bir yana. Hâlâ çok severek şarkı söylüyor İbo, hâlâ seyircisini de seviyor. Okumuş, yazarçizer, özellikle kadın arkadaşlarım anlam veremiyor, İbrahim Tatlıses fanatikliğime. İşte bu yüzden; her türlü yaşanmışlığa rağmen sanatına aşık bir adam var hâlâ o sahnede. Yetmez mi... Cumayı böylece tükettik, cumartesi güzel bir çarşı yürüyüşü yaptık. Bu arada yağmur durdu; ama güneş kesinlikle Kıbrıs'a küsmüş, çıkmak bilmiyor. Akşam tekrar İbrahim Tatlıses konseri var; ama daha da vaktimiz bol diyerek şeytana uyup Tunç'la üstümüzde eşofmanlar (ki kesinlikle yasak) kumarhaneye dalıyoruz. Aman Allahım burası dışarısından daha aydınlık.

VAKİT ÖLDÜRMEK İÇİN
Bir sürü insan, dağılmışlar makinelere, durmadan kol çekiyorlar. Bir o kadarı da masalara dağılmış. Ben hiç anlamam kumar işinden, hiçbir kağıt oyununu da bilmem, sevmem. Hem para mara kaybetsem içime öyle bir oturur ki, acısının tarifi mümkün değil. Beni ancak benim gibi Kayserililer anlayabilir. "Ne yapsak?, nasıl vakit öldürsek?" derken, Stelyo'yu gördüm. Bana kumarhanenin kasasından bir sürü fiş verdi, bol şans diledi. Akıllıyız ya, oynamadan fişleri para ile değiştirelim dedik. Kucak dolusu fiş, tanesi 100 dolar olsa siz hesaplayın. Ama bir de ne görelim, bu fişler bir dolarlıkmış! Yani toplasan 100 dolar belki eder, belki etmez. İki kumar bilmez ve fakir kumarbazlar olarak gözümüze bir masa kestirdik ve oturduk. Ama bizi nazikçe o masadan kaldırdılar, nedenini sorunca fişlerimizi gösterdiler. Ne olmuş ki yani, bizimkiler mavi onlarınki kırmızıydı işte. Sonradan öğrendik ki; kırmızı fiş demek 5 bin dolar demekmiş!! Biz iki hadsiz, elimizdeki bir dolarlık fişlerle kendimizi her nedense o masaya layık görmüştük. Neyse uzatmayayım, cebimizdeki 100 dolarla doğru masayı bulmamızdan sonra olanları kısaca size anlatmak istiyorum:

ŞAKASI OLMAZ!
- Ne Armağan ne İbrahim Tatlıses gördük, kumarhanedeki sandalyemden kalktığımda dışarıda hava aydınlanmıştı.
- Bir sene içerisinde tüketmediğim kadar siyah çayı o gece tükettim sanırım. Sabah uyandığımda hâlâ çarpıntım mevcuttu.
- Yemediğim kadar kaşarlı domatesli tost, köfte ve böreği o gece yedim sanırım. Çikolatadan çıkan sivilceler de cabası.
- Sigara içmem ve yanımda içenlere de huzur vermem ama gelin görün ki o sabah tıpkı sigara tablası kıvamında bir koku sinmişti üzerime.
- İnsan arkadaşını bile tanımazmış ya kumar masasında, aynen öyle!! Kim derdi ki Tunç'la aramıza bir gün on dolara tekamül eden son fişler girecekti. Aman aman elimizde kalan o son 10 dolarla ne savaştık rulet masasında anlatamam. Sanki elimizden evimiz, altımızdan arabamız gidiyordu.
- Sonuç: Elimizdeki 100 dolardan da olduk, uykusuzluğumuz bize kalandı.
Sevgili okurlarım, bendeniz kumarbazlık hayatımı bu ilk denememde bitirmeye karar verdim. Silahla şaka olmaz derler ya, fişlerle hiç olmazmış...
Hava durumunu bizden ögrenin ve evden öyle çıkın. www.msn.com.tr/havadurumu/
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Işığı üzerinde toplayabilme kabiliyeti   / 14-05-2007
 Bekârlık züğürt tesellisidir   / 05-05-2007
 Magazin Mahkemesi   / 28-04-2007
 Birbirinden ilginç mailler alıyorum   / 21-04-2007
 Yaşamak için   / 14-04-2007
 Bülent Ersoy'dan özür diliyorum!!   / 31-03-2007
 Bu önerilere kulak verin   / 24-03-2007
 Mutluluk sizce nedir?   / 17-03-2007
 Adem'in Trenleri   / 10-03-2007
 Geçen hafta:   / 03-03-2007
GÜNCEL
Her Her gün 19 Mayıs
Bugün bağımsız Türkiye'nin temellerinin atıldığı 19 Mayıs 1919'un...
Oylar boşanmaya
Dram bebeği
Sınırda geçit yok
Ölüm virajında acı son
Hoşgeldiniz ölüme
Profesyonel çırak
SPOR
Alex'te Alex'te mutlu son
Önceki gün İstanbul'a gelen Juan Figer ile masaya oturan...
Dikebiliyorlarsa diksinler!
70 milyon alkışlasın
İnönü'de Fener Marşı...
Şampiyon hatırlanır
Burak'ın ayağı kırıldı
Hyypia bombası
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Sağanak Yağmurlu 26°C 18°C 
ANKARA Parçalı Bulutlu 27°C 14°C 
İZMİR Sağanak Yağmurlu 27°C 18°C 
ANTALYA Parçalı Bulutlu 24°C 19°C 
ADANA Parçalı Bulutlu 27°C 18°C 
EKONOMİ
IMKB E: 46.001,740 D:% 0,31
DOLAR S: 1,329 D:% 0,04
EURO S: 1,792 D:% 0,08
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu