İki Fransa ve iki Türkiye
Türkiye'de laiklik üzerindeki kavgaları, 18. Asır'dan itibaren Fransa'da yaşananlara benzetiyorum. 1789 Fransız İhtilâli'nden sonra, laiklik, din düşmanlığı biçiminde ortaya çıktı. Birçok rahibin giyotinle başı kesildi. Din düşmanlığının temelinde iktidar mücadelesi yatıyordu. Kral ve aristokrasi, gücünü Kilise'den alıyordu. Kraliyeti yıkanlar, bunun arkasındaki güçle de savaştılar. İmparator Napolyon, 1801'de Katolik Kilisesi'yle Konkorda Anlaşması imzaladı ve kanlı döneme son vermek istedi. Buna göre, devlet, papazların maaşlarını ödeyecek, ama atamalarda söz sahibi olacaktı. Anlaşmayla, Kilise'nin, ilk ve orta öğretimde etkili olması da kabul edildi. O tarihlerde, "2Fransa'dan" söz ediliyordu. "Laikcumhuriyetçilerle","Katolikmonarşistlerin" savaşı sürdü gitti. 1870'te, 3. cumhuriyetin ilanıyla, Kilise düşmanı cumhuriyetçiler atağa geçtiler; Milli Eğitim Bakanı JulesFerry"Bedava,laikvezorunlueğitim" sloganıyla ortaya çıktı. Binlerce Katolik okulu kapatıldı; 30 bin Ruhban sınıfı mensubu Fransa'dan sürüldü. Nihayet, 1905 yılında, Kilise ve devlet ayrımı, Fransız Parlamentosu tarafından az bir oy farkıyla kabul edildi. Buna rağmen, çatışmacı veyahut militan laiklik anlayışı yüzünden, din-devlet ilişkilerindeki gerilim sona ermedi. 1984'te, Sosyalist hükûmetin Eğitim Bakanı olan AlainSavary, çoğu Katolik olan özel okullara karşı bir tasfiye hareketine girişti. Amaç, "laikvebirleşikbirmillieğitimsistemi" kurmaktı. Paris halkı sokaklara döküldü. Yüz binlerce insan bu projeyi protesto etti. Gösteriler neticesinde hükûmet düştü ve proje iptâl edildi. Artık bu tarihten sonra, Sosyalistler, zaman içinde, Katolik okullara karşı militan laiklik anlayışıyla yürüttükleri mücadeleden vazgeçtiler. Katolik okullar, devletin kontrolünü kabul etmelerine karşılık, büyük miktarlarda kamu yardımı almaya başladılar. Bugün Fransa'da, % 20 oranında özel okul mevcut. % 20'nin % 90'ı Katolik okullar. Fransa, çarpık laiklik anlayışının bedelini 200 yıl kadar süren bir gerginlikle ödedi. Son 10 yılda da laiklik mücadelesini bu defa İslâm üzerinden yürütüyorlar. Devlet okullarında başörtüsü yasağı, militan laiklik düşüncesinin bir ürünü. Başörtüsü yasağının, göçmen karşıtı milliyetçilik rüzgârıyla da beslendiğini unutmayalım. Fransa'da, 45 milyon civarında Müslüman yaşıyor. Bu da toplam nüfusun % 7'sine denk geliyor. Bir yandan 11 Eylül'ün tesiri, öte yandan çeşitli Afrika ülkelerinden göç eden Müslümanlar'ın topluma entegre olmamasından duyulan sıkıntı ve tarihten gelen bir birikimle, Fransa, militan laikliğin kalesi. Bütün bunlara rağmen, başörtüsü yasağı, sadece kamu ortaokul ve liseleriyle sınırlı. Özel Katolik okullarda böyle bir yasak yok. Üniversitelerde de yok. Fransa ile mukayese yapıp, bu ülkenin geçirdiği aşamaları göz önüne alırsak, biz henüz işin başındayız. Fransa 200 yıldan fazla çalkalandı durdu. Bakalım biz, mesafeleri daha hızlı bir şekilde aşabilecek miyiz?