Küçük Başyapıt!
Bu yıl Oscar'da sürekli adı geçen "KüçükGünIşığım" nihayet ülkemizde de vizyonda. Düşük bir bütçeyle kotarılan film, küçük ama son derece etkileyici bir hikaye anlatıyor. "Kimdirkaybeden,kimdirkazanan" sorusuna "kaybedendirkazanan" diyen bu film elde ettiği başarı ile film stüdyo filmlerine adeta nispet yapıyor. Başarı üzerine seminerler veren RichardHoover'in evi aslında tam bir kaybedenler kulübü gibidir. AnneSherly intihar eğilimli kardeşi Frank'i eve getirir. Onu, pilot olmak isteyen, Nietzche hayranı ve bir süredir konuşmayı reddeden oğlunun gözetimine verir. İhtiyar delikanlı dede ise eroin müptelasıdır. Evin küçük kızı Olive'in "LittleMissSunshine" adlı yarışmaya katılmaya hak kazanması ile bu ailenin hayatlı birden değişir. Farklı dertleri, yaşam tarzları olan aile bireyleri içine doluştukları külüstür minübüsleri ile Los Angels'a doğru yola çıkar. Geçtiğimiz yıllarda "Sideway" adında çok şirin bir film vardı. Amerikan Bağımsız Sineması'nın medarı iftarlarından birisi. "KüçükGünIşığım" da tıpkı bu film gibi bir yol hikayesi, sıradan insanların sıradışı dünyasını anlatan. Ayrıca her ikisi de milyon dolarlar harcanmadan çekilmiş birer küçük başyapıt. "KüçükGünIşığım"da basit bir yol hikayesine odaklanmamız sağlansa da hayat ve insan üzerine güzel cümleler var. Örneğin filmin açılış cümlesi: "Dünyadaikitürinsanvardır:Kazananlarvekaybedenler". Ya da dayının yeğenine Proust'u örnek göstererek "kaybeden" üzerine yaptığı konuşma. Dayı, "Proustbazılarınıngözündetambirkaybedendi.Doğrudürüstbirişiolmadı.Aşklarıkarşılıksızdı...Hayatınınsonunagelip,geriyebaktığındaacıçektiğiyıllarınhayatınınenönemlidönemiolduğunugördü.ÇünküonuProustyapanoyıllardı" der yeğenine. Bunda alınacak ders: Kimsebaşarısızımdiyedövünmesin,çünküinsangibiinsanolmakiçinacıçekmesinivekaybetmesinibilmekgerekiyor. "KüçükGünIşığım" her ne kadar bunalım takılan tiplerle dolu olsa da neşeli bir film. Elbette arada biraz hüzün de var. Bu ayar, filmde iyi tutturulmuş. Tam ağlatacakken hemen güldürmeye doğru yelken açıyor. Finalde bile Olive'in ağlanacak haline gülüyoruz. Filmi karı-koca ValerieFaris ve JonathanDayton yönetmiş. Bugüne kadar reklam ve video çeken bu çift, geçmişlerinin aksine hiçbir cilası olmayan sade bir filmle sinemada yollarını çizmişler. Ne atraksiyon ne de iç bayan planlar var. Son derece sade, son ekonomik bir şekilde kazanmanın ve kaybetmenin felsefesini yapıyorlar. Film insan ilişkileri üzerine olunca haliyle oyuncular ve oyunculuklar da ön planda oluyor. Baba rolünde "GregKinnear", annede "ToniColette", dedede "AlanArkin", dayıda "SteveCarell ", evin oğlu Dwayne'de "PaulDano" ve adına bu film yapılan küçük Olive'de "AbigailBreslin" tam bir takım oyunculuğu gösteriyor. AlanArkin dede rolündeki performansı ile Oscar'da en iyi erkek oyuncu ödülünü alsa da torpil geçildiğini düşünüyorum. Film Oscar'da ayrıca en iyi özgün senaryo ödülünü de kucakladı. Bu film aslında sinema dünyasına yepyeni bir yıldız armağan etti: AbigailBreslin. Daha 12 yaşında olmasına rağmen Oscar heyecanını yaşadı. En iyi yardımcı kadın oyuncu kategorisinde adaydı. Ödülü kazanamasa da gelecek için dikkatleri şimdiden üzerinde topladı. Başarılı farklı rollerde onu izlemek hiçbirimizi şaşırtmayacak. "KüçükGünIşığım" çok sıcak bir yol filmi. Hem kazanma/kaybetme felsefesi yapıyor hem yarışmalarla çocukların bu anlamda sömürülmelerini eleştiriyor. Seyretmenizi öneririm.