Dünyanın ortasında bir yer
Sanatla ilgilenmek, onu hayatınızın içine katmak çok hoş ve doyurucu bir duygu. Geçen akşam İstanbulDevletTiyatrosu Taksim Sahnesi'nde oldukça ilginç bir oyuna davetliydim. Oyuncular arasında, sinema filminde NazımHikmet'i canlandıran YetkinDikinciler'in ismini görünce izlemeye karar verdim. O ismin bu eserde olması bence seyirciçekmek için büyük artı. Ama yaşadığım hayalkırıklığı, sahnede Dikinciler'inrepliklerininazolması. Özen Yula'nın antiktragedya esintileri taşıyan 'DünyanınOrtasındaBirYer' oyununda, EmreBey rolünde bir çiftliğinbeyi olan Dikinciler, gönlünü kaptırdığı 'Ahden' için ona aşık olan kendi özkardeşiniöldürür. 'Ateş çiftliği'nin yenihanımefendisi halinden pek mutsuzdur. EmreBey'inyangınlarının sebebi, önüne çıkan her türlü kapının açılmasına alışık bir kişinin aşıkolduğukadındanyediğigönültokadıdır. Oyunun sıradışı olduğunu söylemem lazım, sıra dışılığı görsel ve işitsel açıdan ama... Başta birazanlaşılmaz gelse de sonra oyun sizi içine alıyor ama çokyavaş bir tempoda. Uçuşanperdeler her daim sahnede göz alıyor. Ancak oyun vasatoyunculukkurbanı olmuş. Zaman zaman kendimi bir okulmüsameresinde bile hissettim. Bir söylenceleryumağı mantığında inşa etmeye çalışılmış oyunda, müzik,dansveşarkılar birbirinin içine geçirilmiş. Ancak bu üçgende ortakbiruyum yakalanamamış. Çiftliğe zorla getirilen bir kadın ve oradaki ırgat kadınların hikayesi dahaiyioyunculukvehızlıtempoda ilerleyebilirdi. Çok isterdim DevletTiyatromuzdan ağzımı açıkta bırakacak kadar etkileneceğim bir oyun çıkmasını. Ama bu değil ne yazık ki...