Parmak ucunda Don Kişot
Ruhumu besleyecek bir iyilik yaptım kendime ve kızkardeşimGökçe'yi alarak CemalReşitReyKonserSalonu'ndaki'DonKişot'balesine gittim. Kafasında bir tas, elinde bir sopa, üzerinde paslıbirzırh ve cılızatı ile DonKişotbirşövalye İspanyol yazar Cervantes'in 17. yüzyılda kaleme aldığı romanın kahramanı. Çaykovski'nin mükemmel olarak nitelendirdiği, "Bütünancakparçalarıkadariyidir" anlayışıyla, kadrosunda her zaman dünyanınenyeteneklidansçılarını barındıran KievTarasŞevçenkoUlusalOperaveBaleTiyatrosu, namı tüm dünyaya yayılmış DonKişot'u İstanbul'da sergiledi. Ve ben orada bulunmaktan çok haz aldım. Ruhumbeslenmiş olarak evime döndüm. 135 dakika uzunluğundaki üçperdelikDonKişotBalesi (aralarla 2.5saate denk geliyor), sizi etkileyen bir bale. Özellikle ilkperde ve finaldealkışlamaktanusanmıyorsunuz.Hattaaynısıradaoturduğumuz,butürsanatsalyapımlarınustayorumcusuHıncalUluç'un'Bravo'sesleri tüm salonda duyuluyordu. Sadece ikinci perdede şövalyemizDonKişot'unbirrüyasının sahnelenmesi uzundu, orada da ben günün yorgunluğuna yenilip gözlerimibirarakapatmışım. Kardeşimdürttüdekendimegeldim. Fondaki klasikmüziğin her notasında farklı bir parmakucudokunuşunu izlemek muhteşemdi. Kalabalık bir bale topluluğu, rengarenk kostümler, detaylı makyajlar büyülü atmosferi tamamlayıcı unsurlardı. Balerinler arasındaki hiyerarşi saçlarındaki tokaların renginden ve tütülerindeki taşların sayısından anlaşılıyordu. Başbalerin ve balet olağanüstüydü. Hele final, nefinaldi ama. Tekli danslarda, insan seyrettiği sanat ve tekniğin karışımına inanamıyor. Bir de dansçıların vücutkaslarına. Erkeklerin beyaztaytlı görüntülerini anlatmıyorum bile. Kızların üstü incecik, hatta tahtagöğüs denilen türden inceler, ama alt için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Özellikle altbacakları göz alıcı bir şekilde kaslı. Marifet tabii parmakucundadurmak, bacaklar da ister istemez kaslanıyor. Ah DonKişot, sen ne güzel balegösterisiydin öyle... Kulağımda hâlâ o dinlendiricimüzik, gözümde de parmakucudokunuşları...