Kıvırtmadan yazabilmek
Okuyucu, gazetecinin kıvırtmadan yazmasını bekliyor. Bu, okuyucunun en temel hakkı. Haberde, yazıda bir kıvırtma hissettiği zaman açıyor telefonu verip veriştiriyor, geçiyor internetin başına düşündüğünü yazıyor. Çünkü gazetecinin kıvırtmaması gerekiyor. Buraya kadar mutabıkız.
***
Fakat bakın sonra ne oluyor. CHP Milletvekili Haluk Koç, bir konuşmasında Başbakan Erdoğan için, kıvırtmasın, kelimesini kullanıyor. (O tarihte ben de köşemde bu kelimenin hiç de hoş olmadığını yazmıştım, oradan net hatırlıyorum.) Erdoğan hiddete geliyor, Haluk Koç aleyhine 50 bin liralık tazminat davası açıyor. Mahkeme bu talebi reddediyor. Başbakan, kıvırtma haberini gazetede yayımlayan Cumhuriyet gazetesi aleyhine de dava açıyor. Mahkeme, gazetenin Yazı İşleri Müdürü İbrahim Yıldız'ı 23 ay hapis cezasına çarptırıyor.
***
Çirkin kelimeyi kullanan siyasi rakip ceza almıyor. Çirkin kelimeyi içeren haberi yayımlayan gazeteci 23 ay hapis cezası alıyor. Mahkeme cezayı paraya çevirince, meslektaşımız kodese girmekten yırtıyor. Peki ama bu şartlarda, okuyucu kıvırtılmamış haberlere nasıl ulaşacak?