Nasıl olacak da iyi olacak?
Biz gazeteciler yazdığımız, feryat ettiğimiz zaman davulcu yellenmesine geçiyor. Büyük şehirlerdeki sosyal düzensizlik had safhada, diyorsunuz kimsenin tındığı yok. Ama onun da çaresi var, hadisenin uzmanları ne diyor, ona bakarız, sonra da çalışkan hükümetimize devrederiz ihaleyi olur biter: Yargıtay Genel Sekreteri Uğur İbrahimhakkıoğlu anlatıyor: Ben anlatmıyorum.
***
Avrupa yasaları ile bizimkiler kıyaslanıyor. Orada yerleşik kültür hakim ve suç oranı az. Ama bizde kısmen göçebe kültürünün hakim olmasından dolayı suç oranı yüksek. Öyle adamlar var ki, İstanbul'da denizi görmemiş. Bunlar kamyonlara doldurulup getiriliyor. Sokaklara bırakılıyor. Suça itiliyorlar. Uyuşturucu, yankesicilik, sarkıntılık ediyor, asayişi bozuyorlar. Böyle insanlar varken, Münih'teki yasaları uygulayamazsınız. Orada herkesin kapı numarasına kadar her şeyi belli. İstanbul'da muhallebici dükkanı ertesi gün oto parçacısı oluyor. Türk insanı tutuklamayı ceza olarak görür. Bu işin başka da çözümü yoktur. Adresi bilinmeyen adamı 10 yıl yargıladıktan sonra bulamazsınız.
***
Türkiye'de yürekli savcı var mı, diye soruyorlar. Vardır ama işler yürekle olmuyor. Önüne her gün 70-80 dosya gelen savcı, kalkacak büyük boyutlu, çeteleşmiş ekonomik suçu takip edecek. Bu ancak romanlarda olur. Almanya'dan bir savcı heyetinde, maliye ve balistik uzmanı hukukçular vardır. Bizde ise bol suç, bol evrak, bol dosya var.
***
İşte size Yargıtay Genel Sekreteri'nin tespitleri! Kim, neyi, nasıl, ne zaman çözecek, dersiniz... Kel başa şimşir tarak beklemeyelim.