Espri ve DTP
Geçen gün, DemokratikToplumPartisi ile ilgili birkaç satır kaleme almıştım. Bu partinin, etnikayrımcılıkyapmak yerine, bilhassa ve sadece demokrasiiçin çırpınması gerektiğini, ayrıca da ülkenin partisi gibi yol izlemesinin gereğini işaret etmeye çalışmıştım. Birkaç okuyucumuzdan, birer cümlelik eleştiriler aldım. Senöncepartininadınıöğren, diyorlardı. Hiç kızmadım, hiç şaşırmadım. Çünkü ben, etnik ayrımcılığa sempati duyan insanlara da ülkemizin yurttaşı olarak bakıyorum. Büyük bir yanlış içinde olduklarını da açıkça yazıyorum zaten...
***
Evet, DTP'nin açık adını, Demokratik Türkiye Partisi, olarak bilerek yazmıştım. Hiçbir ünlem kullanmadan. Toplum kelimesi yerine Türkiye kelimesini kullanarak, tam da altını çizdiğim anlamda, ülkenin partisi olabilme hüviyetine vurgu yapmak istemiştim. Bir çeşit espri diyebilirsiniz.
***
Ama arkadaşlar, yazının ruhuna, içeriğine ve söylediklerine bakmaksızın, tek cümleyle işin içinden çıkmayı tercih etmişler. Sen önce partinin adını öğren...
***
Ya ben, partinin adıyla bilhassa oynayarak hiç espri yapmasaydım da, aynı şeyleri söylemiş olsaydım, nasıl bir eleştiri getireceklerdi? Bu yöntem, kapsamlı sorgulayamayan, kendilerine doğru soruları soramayan ve cevapları aramayan insanların başvurduğu bir yöntemdir. Sen önce şunu öğren!
***
Ben elimden geldiğince öğrenmeye çalıştım, hâlâ öğrenmeye çalışıyorum, hayatımın sonuna kadar da öğrenmeyi sürdüreceğim. Ya bana öğren de gel, diyenler, yüzlerini gerçeklere ne zaman dönecekler? Yetmedi mi, dağlarda terörle kaybedilen hayatlar? PKK'ya asker yazılmış 7 kişinin, bizzat kendi arkadaşları tarafından gece uykuda infaz edilmesinin, terör sürecini nereye getirdiğini hiç mi merak etmez insan? DTP ilçe binalarında bulunan patlayıcılarla demokratik mücadele olur mu, diye soran bir gazeteciye, sen önce öğren de gel, demek gerçeği değiştirir mi? Asle değiştirmez. Bazı insanların gerçekleri görmek istememesi de görülmemiş şey değildir.