Sıramızı bekliyoruz
Eskiden bizimdi bu şehir. İstanbul bir çocuk gibi gülümserdi cümlemize. Anadolu kokardı. En cahil insanda bile, insanlığın bütün zarif halleri olurdu. Her sabah "Günaydın" partisine davetsiz katılırdı beyler, bayanlar. Eşkıyaya cesaret verildikten sonradır, şehrin el değiştirmesi, dil değiştirmesi. Namuslu vatandaşlar çakalların meyve tabağı artık. Ölüm eğlencesi.
***
Eskiden bizimdi bu şehir. Siyah-beyaz filmler kadar masum. Geceleri evlerine huzur içinde giderdi, mini etek giyen kızlar bile. Delikanlılık yürekten bir siperdi, kadınlara ve çocuklara musallat olan puştlara karşı. Namuslu işçilere heybetini gösterenler, hap satıcılarına, uyuşturucu kaçakçılarına kılını bile kıpırdatmadığı içindir ki, hırsızlar bizlerin evine, bizlerden daha rahat girer oldu. Ne olduysa Avrupa Birliği masalından sonra oldu. Yerle bir oldu İstanbul.
***
Dürüstlük ve namus sancağıydı bu şehrin, yere düşürdüler. Sokak zorbaları çocuklarımızı denize atıyorlar artık. Etek giyiyor diye, kadınlara tecavüzü hak sayıyorlar. İstanbul'da her gece çakal şenlikleri düzenleniyor, uyuşturucu patronlarının keyfi yerinde. Müteahhitleri zengin etmekten başka derdi olmayan sistem, ne çocuklarımızı koruyor artık, ne analarımızı! Bizlerin ilelebet düşmanı olan çakallar, İstanbul'un yeni dostu.
***
Zarafetin yakıştığı bu şehre kan yakışıyor artık. Öldürmek için sebep arayan zorbaların düzeni ele geçirdiği bir şehirde, hepimiz tek atımlık menzildeyiz. Ne evimizde huzur var, ne sokakta. Beklediğimiz bir yakınımız geciktiği zaman, morglara bakmayı öğrettiler bizlere. Sıramızı bekliyoruz.
***
O akşam sessizce Veda ederken Maziyi yaşadım Gözyaşlarımda Dağ gibi büyüdü Hasretin birden Daha yokluğunun İlk akşamında Her adım atışta Hep geri döndüm Sokaklar içinde Gölgeni gördüm Acılardan inan Bin kere öldüm Daha yokluğunun İlk akşamında Hakkı YALÇIN
***
Mutluluk takvimi 14 Mart 2007 * Yavrusuna sahip çıkan bir kediyi izle... * Soslu makarna ye. * Eski dostları ara...
***
Atatürk fıkraları anlatan zibidilere gülenler, kendi ağlanacak hallerine güldüklerini biliyor mu?