Karton oyuncaklar
Liderliğin kışlasında kalk borusuna bile aldırış etmeden uykuya dalan askerler takımıydı Fenerbahçe. Mehmet Yozgatlı'nın tesadüfen gelen golü olmasa, dün gece yerle bir olması işten bile değildi. Defansla forvet arasında köprü olması gereken orta alan, gizli bir geçidin içine girip toz oluyorsa... Defansın bütün elemanları, futbolun ana kurallarını inkar ediyorsa... Ve forvet, ipe sapa gelmez düşlerin kıyısında geziniyorsa... Bunlar kaçınılmaz olacaktır. Fenerbahçe aldığı tek puana şükretmeli. Ve bundan sonrası için tedbir almazsa, ikincilik bile hayal olur.
***
Bir Kezman'a bakın, bir Balili'ye.. Aralarındaki fiyat uçurumuna değil, formaları için döktüğü tere ve mücadele ruhuna bakın. Balili giderken mücadelenin nal sesleri duyuluyordu da, Kezman karton oyuncaktan başka bir şey değildi. İlk yarıda sükseli siluetler takımıydı Fenerbahçe. Tuncay'ın harika kafasıyla öne de geçti ama eskiden sıkça kullandığı "ölü top silahıyla" bu kez kendisi vuruldu. Önce Cem'den ardından da ıskartaya çıkardığı Servet'ten ikinci golü yedi. Bu pozisyonda milli futbolcu Can Arat, akvaryumdaki balık gibi bakıyordu Servet'e...
***
Fenerbahçe'nin beraberlik golünden sonra, Alex'in ayaklarının balans ayarı bir türlü futbol topuyla uyum sağlayamadı. Ama Fenerbahçe'nin ikinci yarıdaki içler acısı hali de, gelecek haftaların en berbar anonsuydu. Sivasspor'u kutlamak gerek. Harika mücadele ettiler. Cem Deda'ya gelince.. Bir yanı hakemliğe soyunmuştu, öte yanı, ligi dengelemeye soyunmuştu. İki arada bir derede sıkıştı kaldı.